Denizli Barosu UYAP-UBAP Semineri

7403
Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen, “UYAP – UBAP”  konulu eğitim semineri 23 Şubat 2013 tarihinde  Denizli Baro'su ev sahipliğinde yapıldı.
 
UYAP, UBAP, Bilgi ve Teknoloji Güvenliği, Elektronik İmza Teknik Boyutu, UYAP Avukat Bilgi Sistemi, TBB E-imza,SYDF (Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu) Eğitimi Semineri,  TBB Başkanı Av.V.Ahsen Coşar, Sayman üye Av. Sitare Sağsen, Denizli Barosu Başkanı Av. Müjdat İlhan'ın katılımı, TBB Başkan Danışmanı Av Özgür ERALP, SYDF Müdürü Dr. Cengiz YAVUZ, Muhasebe ve Mali İşler Müdürü Süleyman Geneci, UBAP Proje Yöneticisi Banu Terzi'nin sunumlarıyla 23.02.2013 tarihinde Denizli Barosu Sosyal Tesisi'nde gerçekleştirildi.

Etkinliğin açılışında konuşan Birlik Başkanı Coşar;

Birlik Başkanı Coşar etkinliğin açılışında aşağıdaki konuşmayı yaptı:

Denizli, Aydın, Kütahya, Isparta Barolarının Değerli Başkanları,
Denizli Barosu’nun Önceki Değerli Başkanları,  
Sevgili Meslektaşlarım,

Sizi Türkiye Barolar Birliği adına, kendi adıma sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Geride bıraktığımız yüzyılın en önemli yönetim bilgelerinden olan Peter F.Drucker’in özlü anlatımı ile bilgi, arkasında yazılı hiçbir şey bırakmamasına rağmen 2500 yıldan daha fazla bir zamandan bu yana insanlığı etkileyen ve aydınlatan Sokrates’e göre, ‘kendini bilmek’, yani ‘insanın entelektüel ve ahlaki yönden büyümesi’dir.

Sokrates’in en büyük rakibi Protagoras’a göre bilgi, ‘mantık, dilbilgisi, konuşma sanatı’dır.
Tao ve Zen felsefesine göre bilgi, ‘aydınlığa, bilgeliğe, hikmete giden yol’, yani ‘kendini bilmek’ tir.
Doğulu bilge Konfüçyüs’a göre bilgi, ‘neyi, ne zaman ve nasıl söyleyeceğini bilmek’ tir.

İslam bilginlerine göre ‘akl-ı selim’ dediğimiz ‘doğru ve sahih bilgilerle donatılmış akıl’, bilginin en önemli kaynağıdır. İnsani bir özellik olan akıl bir ‘anlama, kavrama ve üretim aracı’dır. Akıl olmasaydı Yüce Allah’ın varlığı, kâinattaki varlıkların hareketleri, yaratılışın amaçları bilinemez, varlığa bir anlam verilemezdi. Bilgi denilen şeyi üreten de bizatihi akıldır, insan aklıdır.   

Değerli Meslektaşlarım,

Gerek Batı ve Doğu, gerekse İslam felsefesindeki bu algılanma ve tanımlanma biçimleriyle bilgi, Drucker’in de vurgu yaptığı üzere ‘yapma, yapabilme yeteneği, işe yararlılık’ değildir. ‘Yapmaya, aletlere, süreçlere, ürünlere’ uygulanan bir şey de değildir. Sadece ‘var olmaya’ uygulanan bir şeydir.  

Yunanlıların ‘techne’ dedikleri şey olan ‘beceriyle, işe yararlılıkla, zanaatla/sanatla’, ‘organize, sistematik, amaçlı bilgi’ anlamına gelen ‘loji’ sözcüklerinin birleşmesinden oluşan teknoloji, gerçekte ‘bilginin, aletlere, süreçlere, ürünlere uygulanması’ sonucu doğmuştur.

Eski Yunan’da ‘sanatlar üzerine konuşma’ anlamına gelen ‘teknoloji’ günümüzde, ‘bilimin, pratik yaşam gereksinimlerini karşılaması ya da insanın, çevresini denetleme, biçimlendirme, değiştirme çabalarına yönelik uygulamaları ve yine bilimsel araştırmalardan elde edilen somut ve yararlı sonuçlar ile bunlara ilişkin araç, yöntem ve süreçlerinin bütünü’ olarak tanımlanıyor.

Sanayi Devrimi ile birlikte üretim yoğunlaşmasını, yani fabrikayı, ardından bugün hepimizin bildiği, çoğumuzun kullandığı büyük buluşları/icatları yaratan teknolojiyi sürükleyen şey ise, Drucker’in evrimini anlattığı bilginin anlamındaki temel değişikliktir.
   
Bu temel değişikliğe bağlı olarak üretimin önemli bir öğesi haline gelen ve hatta klasik, Marksist ve Keynesçi iktisatçıların görüşlerinin aksine ‘sermaye aracı’ haline gelen bilgi, günümüzde sadece aletlere, süreçlere, ürünlere uygulanmamakta, kendisine de uygulanmakta ve bu suretle bilgiden, bilgilere ulaşılmaktadır.

Bugün bizim ‘bilgi-işlem’ dediğimiz şey, aslında bilginin bilgiye uygulanması olan, diğer bir deyişle bilginin dönüşümü için kullanılan yöntemleri ve bu dönüşümleri gerçekleştirmek için kullanılan mekanizmaları inceleyen disiplinin adıdır ve diğer disiplinler gibi Yüce Allah’ın biz insanlara bir lütfu olan insan aklının ürettiği bir şeydir.

Bilginin işlenmesinde ve iletilmesinde, giderek artmakla birlikte işitmeye dayalı basit seslerden daha çok, fonemleri, sembolleri, bu bağlamda bilgiyi temsil etmek üzere ondalık sayıları, alfabetik harfleri, kimi noktalama işaretlerini ve matematiksel sembolleri kullanan, bu yolla yeni bilgi ağları yaratan, kavramları birbirine bağlayan, yeni diller, yeni kuramlar, yazılımlar, imgeler, simgeler geliştiren, geçmişte olduğundan çok daha fazla bilgiyi biriktirme ve depolama olanağı sağlayan, enformasyon haline getirebilmek için verileri birbirleriyle değişik biçimlerde ilişkilendiren, onlara içerik ve işlerlik kazandıran ve bu suretle enformasyon kitlelerini daha geniş modeller halinde birleştiren bilgi-işlem mekanizması ve bu mekanizmanın geliştirdiği teknikler, bugün artık hemen her türlü bilim alanında, yönetimde, sanayide, ticarette, sanat ve fikir yaşamında çok yaygın biçimde kullanılmaktadır.

Değerli Meslektaşlarım,

Marks, devrimin zamanını tanımlarken şöyle diyor: ‘Devrim, toplumsal üretim ilişkileri (yani mülkiyet ve üretim tarzı), üretim araçlarının (yani teknolojinin) gelişmesini engellediği zaman olur.’   

Marks’ın son derece isabetli olan bu tespiti, Sovyet İmparatorluğunun çöküş nedenlerini de ortaya koyuyor. Bu bağlamda Sovyetlerin sosyalist toplum yapısı ve ilişkileri, bilgiye, iletişim ve bilgisayar teknolojisine ve özellikle enformasyona dayalı yeni zenginlik yaratma sistemine direndiği için, yani Marks’ı iyi anlayıp yorumlayamadığı için çöktü.

Sovyet yöneticileri içinde bunu ilk gören ve itiraf eden Gorbaçov’dur. Onun için Gorbaçov kendi devrimine başlarken şunları söylemiştir: ‘Enformasyon çağında, en pahalı ve en değerli varlığın bilgi olduğunu en son anlayanlardan birisi olduğumuz için çöktük.’

Günümüzde hammaddeye, emeğe, zamana, mekana, sermayeye ve öteki girdilere olan gereksinim azaldığı için bilgi, hemen her şeyi ikame etmekte, gelişmiş ileri bir ekonominin en önemli kaynağı haline gelmekte ve süreç böyle işlediği için bilginin değeri giderek daha fazla artmaktadır.
         
Bir yandan yeni bilgi ağları yaratılırken, diğer yandan kavramlar birbirleriyle farklı biçimde ilişkilendirilmekte, yerel ve küresel düzeyde yeni hiyerarşiler oluşmakta, yeni varsayımlara, yeni dillere, kodlara ve mantıklara dayalı yeni teoriler, hipotezler ve imajlar üretilmektedir.

Daha da önemlisi, veriler daha çok yoldan birbirleriyle ilişkilendirilip bağlam içine oturtularak enformasyon haline getirilmekte, enformasyon kümeleri giderek daha büyük modeller ve bilgi yapıları haline gelmektedir.

Süreç böyle işlediği için günümüzde gelişmiş ülkeler, dünyaya enformasyon, buluş, yönetim, kültür, ileri teknoloji, yazılımlar, eğitim, tıbbi bakım, finans ve bunlara dayalı hizmetler satıyorlar. Bu ülkeler, ekonomileri tarıma, madene, ucuz emeğe, kitlesel üretime dayalı ülkeler üzerinde, bilgi yaratma ve değerlendirmenin yeni yolları üstünde yükselen kendi egemenliklerini kuruyorlar. Gelişmiş bu ülke ekonomilerinin iş ve finans sektöründe gerçekleştirdikleri küreselleşme, yani paranın, sermayenin ve bilginin dünyayı hem çok hızlı ve hem de hiçbir engelle karşılaşmadan dolaşması, ulusların kendi egemenliklerini korumalarını zorlaştırıyor.

Bütün bu nedenler ile eğer geleceği yakalamak, gelecekte var olmak istiyor isek, ülke olarak, meslek olarak, meslek örgütleri olarak bu değişimi, yani bilginin yapısındaki bu hızlı değişimi görmek, ona göre pozisyon almak, kendimizi ona göre değiştirmek, zorundayız. Aksi halde bizi bu dünyadan indirirler.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, bu eğitim çalışmasının yararlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Yapılan sunumlar etkinliğe katılan çok sayıda avukat tarafından ilgiyle izlendi. Etkinlik Birlik Başkanı Coşar’ın, Denizli Barosu Başkanı Av.Müjdat İlhan’a plaket sunmasıyla sona erdi.