Açış Konuşması

6782
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI’NIN, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ İNSAN HAKLARI MERKEZİ TARAFINDAN 18 ARALIK 2010 TARİHİNDE İZMİR’DE DÜZENLENEN “İNSAN HAKLARI İZLEME, RAPORLAMA VE ARŞİVLEME PROJESİ” NEDENİYLE YAPTIĞI AÇIŞ KONUŞMASI

İzmir Barosu’nun Değerli Başkanı,

Değerli Baro Başkanları,

TBB İnsan Hakları Merkezi’nin Değerli Başkanı,

Sevgili Meslektaşlarım,

Sizleri Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu adına, kendi adıma sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
İHİRAP, yani İnsan Hakları İzleme, Raporlama ve Arşivleme Projesi, ülkemizdeki insan hakları ihlallerini izlemeyi, izleme sürecinde tespit ettiği ihlalleri raporlamayı ve arşivlemeyi amaçlamaktadır. Bu projenin uygulanmasında, barolarımızın ve insan hakları alanında çalışan avukat meslektaşlarımız ile insan hakları aktivistlerinin desteklerinin sağlanması projenin başarıya ulaşması yönünden son derece önemlidir. Esasen bugün ilkini gerçekleştirdiğimiz bölgesel nitelikteki bu toplantıların düzenlenmesinin nedeni de, projenin tanıtılması suretiyle hem barolarımızın ve hem de insan hakları alanında çalışan meslektaşlarımızın ve insan hakları aktivistlerinin proje sürecine katılımlarının sağlanmasıdır.

Hepimizin çok iyi bildiği üzere, bütün hak iddiaları bir anlamda son çare niteliğindedirler. Zira her hak, bu haktan yararlanmanın tehlikede olduğu veya inkar edildiği durumda ileri sürülür. İnsan hakları iddiası da haklar alanındaki son çaredir. Kaldı ki, bundan daha yüksek bir hak başvurusu da yoktur. O nedenle insan hakları mücadelesinin nihai amacı, bu haklara hukuken işlerlik ve geçerlilik kazandırmaktır.

İnsan hakları, siyasal meşruluğun ölçütü olmakla, siyasal iktidarlar ve onların uygulamaları insan haklarını korudukları ölçüde meşrudurlar. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi başta olmak üzere diğer bütün bildiri ve sözleşmeler, insanları bu hakları savunmak üzere harekete geçmeye, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakları standartlarının gerçekleşmesi yönünde mücadeleye etmeye davet etmekte, gerek haklara dayalı sosyal değişme taleplerini, gerekse insan hakları standartlarının tesisi ve korunması konusunda gerekli önlemlerin alınmasını en başta kendi hükümetlerine yöneltmelerini öngörmektedir.

Bütün bu hususlar dikkate alındığında, ulusal düzeyde insan hakları ihlallerini izlemenin, bunları raporlamanın ve arşivlemenin, yani İHİRAP’ın önemi ve işlevi daha kolay anlaşılacaktır.

İnsan hakları konusundaki kuramsal bilgimizi genişletmek, zenginleştirmek, argümanlarımızı güçlendirmek için, bu konuda yazılmış ve yazılacak kitaplara, makalelere, tercümelere elbette gereksinmemiz vardır. Ama en az bunun kadar insan hakları ihlallerini izleyen, bunları raporlayan ve arşivleyen saha çalışmalarına da gereksinmemiz vardır. Zira somut olay temelinde yapılan bu nitelikteki çalışmalar, bu çalışmalarda saptanan ihlallerin raporlanması, ihlallerin ve bu ihlallerin faillerinin yasal olarak üzerine gidilmesini hem kolaylaştıracak ve hem de önemli ölçüde caydırıcılık sağlayacaktır.

Değerli Meslektaşlarım,

Geride kalan yıllarda yasal yönden yapılan iyileştirmelere rağmen ülkemizde gerek insan hakları ihlalleri, gerekse temel hak ve özgürlüklere ilişkin sorunlar devam etmektedir. Kanımca bunun en büyük nedeni mevzuatta yer alan düzenlemeler veya mevzuattaki eksiklikler değil, toplumda bir hukuka aidiyet bilincinin oluşturulamamış, hukuk devleti ilkesinin yerleştirilememiş ve içselleştirilememiş olmasıdır. Hukuk devleti ve hukuk toplumu olamamanın sancıları ve sıkıntıları, bir yandan devlet ile sivil toplum arasında kopukluklara ve kırılmalara neden olmakta, diğer yandan hakların temellendirilmesini zorlaştırmaktadır.

Elbette bu konuda en büyük görev ve sorumluluk devlete, devletin temel organları olan yasamaya, yürütmeye ve yargıya, yargının üç kurucu unsurundan birisi savunma olmakla, biz avukatlara ve meslek örgütümüz olan barolara aittir. Nitekim Avukatlık Kanunu’nun 76.maddesi hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunma ve koruma görevini barolara vermiştir. O nedenle, avukat olarak, Baro olarak, Barolar Birliği olarak biz görevimizi yapalım, hükümete, hükümet ve devlet organlarına yönelik şikayet ve eleştiri hakkımız saklı kalmak üzere hukuka, hukuk devleti ilkelerine, anayasa hükümlerine önce biz saygılı olalım. Türkiye’nin içine sürüklendiği hesaplaşmaya entelektüel cephane taşıyan taraf konumunda olmayalım. Bu mevzii tuttuğumuzda, günlük siyasal çekişmelerin ve kutuplaşmaların dışında kaldığımızda, güne dair şeyleri değil, ilkeleri konuştuğumuzda, eylem ve söylemlerimizi ilkeler üzerine kurduğumuzda, inanıyorum ki toplum üzerinde daha etkili ve inandırıcı olacağız. Türkiye’nin böyle bir sese ihtiyacı var ve o ses de biz olmalıyız.        

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

Av.V.Ahsen Coşar
Türkiye Barolar Birliği Başkanı