Basın Açıklaması

6629

08.03.2010

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NİN 8 MART 2010 DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DUYURUSU

Hak savaşımının bir simgesi olan 8 Mart’ı; bu mücadeleyi, İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde öngörülen, “bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar” ilkesi gerçekleşene kadar sürdürme kararlılığıyla kutluyoruz. 

Tarihsel süreçte; kadın hakları için verilen mücadele, insan hakları mücadelesiyle bir bütün olarak gelişmiştir ve insan haklarından ancak çağdaş demokrasilerde söz edilebilir. Dünya üzerinde hiçbir toplum, kadınlarını geriye iterek ülkesini ileriye taşıyamamıştır.  

Verilen onca mücadeleye, ulusal ve uluslararası alandaki onlarca hukuki düzenlemeye ve alınan onca yola rağmen; insan hakları ihlallerinin, cinsiyet ayrımcılığının ve şiddetin egemen olduğu bir dünyada ve toplumda yaşıyoruz.  

Kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkisinin en olumsuz sonucu olarak ortaya çıkan kadına yönelik şiddet, bütün dünyada varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bugün dünya üzerinde hâlâ kırbaçlama ve recm gibi uygulamalar sürerken, kimi ülkelerde, tecavüze uğrayan kadın zinayla suçlanıyor. Küçük yaşlarda rızaları olmadan evlendiriliyor. Erkeklerin rızası olmadan seyahat edemiyor.

Ne yazık ki dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar en fazla şiddeti, aile içinde ve kendi yakınlarından görüyor. Bu durum, şiddet ortamında yetişen çocuklar açısından da büyük bir sorun teşkil ediyor. Küçük yaşlarda para karşılığı evlendirilen genç kızlarımız ve kadınlarımız; namus veya töre adında intihara zorlanıyor, öldürülüyor ve yakın geçmişte meydana gelen olayda olduğu gibi diri diri toprağa bile gömülebiliyor. 

Cumhuriyetimizin, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, hiçbir devlete nasip olmayacak bir hukuk devrimiyle, kadın hakları alanında gerçekleştirdiği atılımın bugün bile yeterince anlaşılamamış olması üzüntü vericidir.

Türkiye, kadın erkek eşitliğinde; ekonomik güç, eğitim seviyesi, siyasete katılım, sağlık ve yaşam süresi benzeri ölçülere göre 134 ülke arasında ancak 129’uncu sırada yer alabilmektedir. Bu durum; ülkemizi yönetmiş ve yönetenlerle birlikte, bütün toplumumuzun yüzleşmekten kaçamayacağı acı bir gerçektir.

Karşı karşıya bulduğumuz sorun, zihinlerdeki devrimin gerçekleşmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.

8 Mart’ı; baskıya, sömürüye ve şiddete bir kez daha “hayır” diyerek, insan hakları ihlallerinin son bulduğu bir dünya ve toplum dileğiyle kutluyor ve herkesi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini yeniden düşünmeye davet ediyoruz:

"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı, bir sosyal toplumun bir  organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.                                   
Mustafa Kemal Atatürk

Türk Ulusu, Cumhuriyeti kuranlara ve Yüce Atatürk’e minnettardır. 


Türkiye Barolar Birliği