PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ, ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU VE SİVAS ŞEHİT AİLELERİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’Nİ ZİYARET ETTİ

7741

FEYZİOĞLU: MESELEMİZ MİLLETİN HER FERDİNİN YAŞAMSAL MESELESİDİR

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül ve dernek temsilcileri, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldırım ve Federasyon temsilcileri, Sivas şehit alileleri ile birlikte Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu ziyaret etti.

Alevi Bektaşi Federasyonu adına konuşan Av. Ali Yılmaz, ziyaretlerinin nedenini açıklarken, hükümetin kendilerinden “Alevi Açılımı” kapsamında görüş istediğini, Federasyonun Hukuk Kurulu Başkanı Kamil Ateşoğullları başkanlığında yaptıkları çalışmayı sunmak üzere geldiklerini söyledi.

Yılmaz, Sivas davasının zaman aşımı ve gerçek faillerin yakalanması başta olmak üzere yaşadıkları sorunlar konusunda Feyzioğlu’ndan hem Türkiye Barolar Birliği’nin kurumsal desteğini hem de kendisinin kişisel desteğini beklediklerini söyledi.

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yıldırım da Feyzioğlu’nu 3 Kasım’da İstanbul’da yapılacak olan büyük mitinglerine davet etti.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, Sivas Madimak katliamıyla ilgili olarak en son Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirildiğini hatırlatarak, bu konudaki eleştirilerini dile getirdi.

Bülbül, Madımak hükümlülerinin, getirildikleri Metris Cezaevi’nden hasta statüsünde tahliye edilebileceklerinden endişe ettiklerini de söyledi.

Kamulaştırılan Madımak Oteli’nde suçluların isimlerinin bulunmasının kendilerini yaraladığını söyleyen Bülbül, açılım paketini de eleştirdi. Bülbül kendilerinin Hacıbektaş’a Doğa ve Toplum Bilimleri Üniversitesi kurulmasını talep ettiklerini buna karşılık Nevşehir’deki üniversitenin adının değiştirlilmesiyle olayın karikatürize edildiğini ifade etti.

Alevi Bektaşi Federasyonu Hukuk Kurulu Başkanı Kamil Ateşoğulları da Alevilelerle ilgili yapılmasını talep ettikleri hukuki düzenlemeler için Türkiye Barolar Birliği’nin desteğini istedi.

ŞEHİT AİLELERİ: TEHDİT ALIYORUZ

Sivas şehit ailelerinden Fidan Şahin “Çocuklarınızı yaktık sizi de yakacağız” yönünde tehdit aldıklarını söyleyerek, 2 Temmuz’un faillerinin çekilmiş fotoğraflarının mahkeme tarafından “suret” olduğu gerekçesiyle kabul edilmediğini buna karşın Gezi olaylarındaki gençlerin olmayan delillerle sokaklardan toplandığını ifade etti.

Şehit ailelerinden Mehmet Gündüz de, hükümet kanadının zaman aşımına ilişkin açıklamalarını kınadığını söyleyerek, 29 Kasım’da görülecek dava için destek istedi.

Şehit ailelerinden Nilgün Karababa ise davanın uluslararası arenada olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülmesi gerektiğini söyledi.

FEYZİOĞLU: FAY HATTI KIRILIRSA HEPİMİZ ALTINDA KALIRIZ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, konuyu Sivas katliamının ötesine geçecek şekilde, makro düzeyde ele alacağını belirtti. Çorum ve Kahramanmaraş olayları da dahil olmak üzere Alevilere yönelik şiddet ve ayrımcılığa ‘az bile olmuş’ yaklaşımıyla, acılar üzerine her gün benzin döküldüğünü, en üst düzeyde çözümün siyasette zihinsel değişimle sağlanabileceğini kaydetti.

Feyzioğlu, “Çözüm adına elimizdeki bütün araçları kullanmalıyız” dedi. Mezhepsel ayrımcılığın Türkiye’de bir fay hattı olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, “Konu Türk Milletinin geleceğiyle doğrudan ilgilidir; fay hattı kırılırsa hepimiz altında kalırız” dedi.

Bugün Sivas benzeri bir katliam olması halinde olayların sokak sokak yayılabileceği uyarısında bulunan Feyzioğlu, şöyle konuştu:

Sadece Aleviler için değil, bütün millet için barış içinde birlikte yaşamanın koşullarını oluşturmak zorundayız. Mevcut uygulamaların yaşanan sorunların çözümünde yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle özgür ve eşit yurttaşlık çerçevesinde, kişiyi insan olduğu için koruyan bir yaklaşım sergilemeliyiz.

Son zamanlarda toplum olarak olumsuz etkilerini gözlediğimiz Mezhepçilik ise ülkenin geleceğinin dinamitlenmesiyle eş anlamlıdır. Mezhepçilik sorun çözmez; aksine ayrıştırır, parçalar, böler, yakar, yıkar. Gezi olaylarında hayatını kaybedenler bağlamında mezhepçilik temelli derin bir endişe duyduğumu da ifade etmeliyim.

Bu nedenle; Türkiye Barolar Birliği’nde bu konuların ele alınacağı bir çalışma grubu oluşturmayı öneriyorum. Mezhepçilik üzerinden ayrımcılığı dünyaya tanıtmak üzere geçmişten bu yana bütün süreci anlatacak, uluslararası kamuouyunu harekete geçirecek bir çalışmayı başlatıyorum. Ayrıca bu konuda farkındalık yaratacak büyük bir sempozyum öneriyorum. Bu sempozyumu, hazırladığınız raporun tartışılması için ortaya koyalım. Meselemiz milletin her ferdinin yaşamsal meselesidir. Bütün sorunlar bu sempozyumda ortaya konmalı ve bir sonuç belgesi hazırlanarak farklı dillere de çevrilerek tüm dünyaya duyurulmalı.