CHP Genel Başkanı Ziyareti

5492

BASIN TOPLANTISI VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI’NI ZİYARET ETTİ

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili temasta bulunmak üzere Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu ziyaret etti.

Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Bülent Tezcan ve Aytun Çıray’ın eşlik ettiği ziyarette, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcıları Av. Berra Besler ve Av. Başar Yaltı, Genel Sekreter Av. İzzet Güneş Gürseler, Sayman Av. Sabri Erdal Güngör, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kürşat Karacabey ile Başkan Danışmanları Av. Zafer Köken ve Av. Necdet Basa hazır bulundu.

“Nasıl bir cumhurbaşkanı” gündemli ziyarette, CHP Genel Başkanı ile TBB Başkanı ortak bir basın toplantısı yaparak açıklamalarda bulundular.

Türkiye Barolar Birliği’nin adaletin en önemli kurumlarından birisi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Savunma hakkının kutsallığı bu çatı altında kendisini gösteriyor. Türkiye nasıl bir cumhurbaşkanı seçmeli? Adaleti savunan, haksızlıklara karşı olan bir kurumdan da bunu dinlemek istedik” dedi.

Geçmişin yanlışlarına özenmek yerine, geçmişin yanlışlarından ders almayı bilen, bugünün yanlışlarını gören, yepyeni bir Türkiye hedefine koşan bir idealin Cumhurbaşkanı arayışında olduklarını söyleyen Feyzioğlu şöyle konuştu:

Dün gece geç vakitte başından vurulmuş Uğur Kurt’un ölüm haberiyle sarsıldık. Bu sabah da henüz ismi belirlenmemiş olan diğer yurttaşımızın ölüm haberiyle sarsıldık. Yukarda uzun uzun bunu da konuştuk. Olayın bir ibadethane olan cemevinin bahçesinde gerçekleşmesi, Uğur Kurt’un cemevi bahçesinde başına isabet eden bir mermiyle öldürülmesi vahametini bir kat daha arttırıyor. Hepimizi, tüm milletimizi sağduyulu davranmaya çağırırken tek tesellinin de adaletin tecelli etmesi olduğunu ve bu yönde Türkiye Barolar Birliği’nin her zaman yaptığı gibi bunun da takipçisi olacağını bilmenizi istiyorum. Olaylar sırasında yaralanan tüm yurttaşlarımıza, polislerimiz dahil olmak üzere, acil şifalar diliyorum ve ölenlere de Allah’tan rahmet diliyorum.

Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. İlk kez böyle bir seçime giriyoruz. Geçmişin yanlışlarına özenmek yerine; geçmişin yanlışlarından ders almayı bilen, aynı zamanda bugünün yanlışlarını gören, yani düne özenen, bugünün yanlışlarına mazeret arayan değil, yepyeni, pırıl pırıl bir Türkiye hedefine koşan bir ideale ihtiyacımız var. Bu idealin cumhurbaşkanı arayışındayız. Aslında bu topraklarda zalimlerin adı sürekli değişiyor, baskıcıların adı sürekli değişiyor; zulme uğrayanların, baskıya uğrayanların adı sürekli değişiyor. Ama zulüm ve baskı bir şekilde hep devam ediyor. Bu kısır döngünün bir şekilde kırılması lazım. Yanlışlıkların, üst üste yapılan hataların ve baskıların sebebi Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin uygulamacılar, karar alıcılar tarafından bir türlü özümsenmemiş olmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yönü, kurulduğu günden itibaren demokrasiye çevrilmiştir. Demokrasinin alt yapısını oluşturmak için devrimler yapılmış, çağdaşlaşma yolunda önemli mesafeler katedilmiştir. Geldiğimiz noktada, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinden, başta siyasi iktidar olmak üzere hiç kimsenin, hiç birimizin artık korkmaması gerekir. Özgürlüklerden korkulmaz, haklardan korkulmaz. Düşünce açıklamalarına, öneri ve eleştirilere, başta siyasi iktidar olmak üzere, hoşgörülü olmamız ve dersler çıkarmamız gerekir.

Sosyal devlet ilkesinin ve onun özü olan halkçılık ilkesinin ne anlama geldiğini anlamış olsaydık, “hayatta en hakiki yol gösterici ilim ve fen”dir cümlesini kavramış olsaydık, bunları içi boş birer slogan haline getirmemiş olsaydık bugün dünyanın en müreffeh toplumlarından birinde yaşıyor olacaktık ve Soma gibi bir faciayı da, bir trajediyi de asla görmeyecektik.

Şu halde ihtiyaç duyduğumuz cumhurbaşkanı, Türkiye’yi bütünüyle kucaklayan, senden-benden ayrımı yapmayan, bir yandan dinin, başta siyasiler olmak üzere, istismarını kesin bir dille reddeden ancak bireylerin dini özgürlüklerini de koşulsuz koruyan, savunan; din, mezhep, etnik köken, cinsiyet ayrımını mutlak şekilde reddeden, 76 milyonu eşit yurttaşlık paydasında bir arada tutan ve herkesin hukuki güvenlik hakkına sahip olması için mücadele veren, demokrasimizin bugün en çok ihtiyaç duyduğu denet-denge sisteminde güçlü bir dengeleyici olmayı başaran fakat siyasi iktidarın da sorumluluklarını, görevlerini yerine getirmesini engellemeyen ama dengeleyen, böylece yurttaşların devletin çarkları altında ezilmesini önleyen ve devlete güvenin yeniden tesis edilmesini sağlayan çağdaş, katılımcı, çoğulcu bir demokrasinin kurulması için varını yoğunu seferber etmiş olan ve tüm bunları yapabilmesi için kendisini hiçbir yurttaştan üstün görmeyen, kapısı herkese açık saygın bir yurttaş olmalı. Bizim hayalimizdeki, zihnimizdeki ve Anayasa’ya uygun bir şekilde sıraladığımız özellikler bunlardır.

Seçim sürecinin, tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir cumhurbaşkanı seçeceğimizi unutmadan, kırıcı olmayan bir üslupla geçmesini, eleştirilerin yapıcı gerçekleştirilmesini ve henüz isimleri belli olmayan adaylarımız arasından cumhurbaşkanımızın böyle bir yarıştan sonra seçilmesini diliyorum. Sürecin milletimize, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.