BERGAMA MÜCADELESİNE TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DESTEĞİ

4005

Dünya Çevre Günü kutlaması için 5 Haziran 2005’te Bergama Çamlı Köyü’ne gitmek isteyen çevre dostlarına yapılan saldırı nedeniyle Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren davanın 27 Ekim 2016 günlü duruşmasına, TBB Yönetim Kurulu Üyesi, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ali Arabacı gözlemci sıfatıyla katıldı.

Uzun süren yargılamada mağdurların vekili olan TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Arif Ali Cangı, kurulan kumpas ile sanık haline getirilmişti.

Duruşma öncesinde TBB Yönetim Kurulu Üyesi, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ali Arabacı tarafından basın açıklaması yapıldı. Bergama’dan Cerattepe’ye çevre hakkı mücadelesini desteklerinin altını çizen Arabacı şöyle konuştu:

Türkiye'nin ilk altın madeni burada, Ovacık Köyü'nde işletilmeye başlandı.

Bilim insanlarının siyanür liçi yöntemiyle yapılacak madenciliğin bölgenin yeraltı ve yerüstü sularını, toprağını, havasını kirleteceği, Bakırçay Ovası ve Bergama'nın yaşamına büyük tehdit oluşturacağı yollu tespit ve uyarıları yıllarca sürecek çevre hareketini de başlattı.

Bergama köylüsünün 90'lı yıllardaki bu yaşamı savunma mücadelesi, Türkiye ekoloji hareketine ilham kaynağı oldu, çevre hukukuna çok şey kattı. İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu olaya özgü, çevre mücadelesini teşvik eden, insan hakları bağlamında önemini ortaya koyan, çevre hareketini güçlendiren örnek kararlar verdiler.

Bergamalıların toplumsal ve hukuksal hayatımıza kattığı bu önemli kazanımlar, çevre hakkını ve hukuk devleti ilkesini yok sayan hükümetler, yöneticiler tarafından yok sayılarak yargı kararları uygulanmadı ve kendileriyle iş ve çıkar birliği içindeki yatırımcı yerli ve yabancı uluslararası şirketlerle, suç işlemeyi de göze alarak çevreye ve hukuk devletine onarılması güç zararlar verdiler.

Bunu yaparken, çevre mücadelesi veren yöre halkının, yabancı ülkeler tarafından yönlendirilip, desteklendiği yollu gerçek dışı dezenformasyon ve itibarsızlaştırma eylemlerine başvurmaktan çekinmediler.

Yargıya ve idareye olan güven zedelenirken, hukuk güvenliği tartışılır hale geldi.

TBB Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu olarak, insanımızın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını savunan çevre hareketlerine karşı, hukuk devleti ve adil yargılanma ilkelerine aykırı, hukuk dışı uygulamaları ve gerçeğe aykırı algı operasyonlarını kınıyoruz.

Değerli basın mensupları,

Bildiğiniz gibi ülkemiz 15 Temmuz’da bir darbe girişimi yaşadı. Demokratik hukuk düzenini ilgaya kalkan böyle bir olayı şiddetle kınıyoruz. Ancak, gerek 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi, gerekse sonrası uygulamaya konulan OHAL uygulamaları, çevre hakkına ilişkin de katlanılamaz ihlallere yol açmaktadır.

Söz gelimi, temel insan haklarına ve hukuka uygun, çevre hakkını koruyan kararlar veren idari yargı hakimleri, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında sorgusuz sualsiz, suçlulukları sabit hale gelmeden hakimlikten atıldılar; ne var ki, bugün, onların yerine “hükümetin hoşuna gitmeyecek” karar verdiğinde görevden azil ya da başka yere atanma korkusu yaşayan hakimlerle, mahkemelerden, hukuka uygun kararlar alınması neredeyse imkansız hale gelmiştir. Rize İdare Mahkemesi’nde görülen Cerattepe davası buna örnek gösterilebilir.

Diğer yandan, Valilerin uyguladığı keyfi yasaklar da çevre hakkının savunulmasını kriminal bir olaya dönüştürmüştür. Bunun en somut örneği, yine Cerattepe Madeni ÇED davasının, 19 Eylül'de yapılan duruşması öncesi ve sonrasında, Artvin ve Rize Valiliklerinin sıkıyönetimleri aratmayan yasaklamalarıyla yaşanmıştır.

Bu olağanüstü uygulamaların yanı sıra OHAL'i aşan KHK'ler, siyasal iktidarın sayısal çoğunluğu ile çıkartılan yasalarla pek çok temel insan hakkı ihlal edildiği gibi sağlıklı çevrede yaşama hakkına ilişkin güvenceler de ortadan kaldırılmaktadır.

Örneğin 6745 Sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 80.maddesi ile Bakanlar Kurulu tarafından desteklenmesine karar verilen yatırımların çevre mevzuatı gereği almaları gereken izin, ruhsat ve lisanslar konusunda Bakanlar Kurulu sınırsız yetkiyle donatılmıştır.

Bu yetkilendirme kanuni güvenceleri ortadan kaldıracak, çevre hakkının korunmasını imkansız hale getirecektir.

Ülkenin hukukçularına bugün düşen ödev, evrensel anlamda adalet ve hakkaniyet kurallarının tesisi için hakların bir bütün olduğunu ısrarla savunmaktır. Bizler, adalete erişim yollarını açık tutmak, devleti anayasal anlamda çevreyi koruyan, demokratik sosyal, laik, insan haklarına ve hukuka dayalı bir devlet haline getirmekte kararlıyız.

Buradan hükümete ve idareye "Anayasa'nın 2.maddesi gereğince Sosyal Hukuk Devleti ilkesine, Anayasanın 56.maddesinde güvence altına alınan sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı ile çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önleme ödevine uygun" işlem yapma ve eylemde bulunma çağrısında bulunuyoruz.

Basın açıklamasının ardından Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonunda devam eden duruşma takip edildi. Komisyon Başkanı Arabacı’nın yanı sıra Komisyon üyeleri de avukat meslektaşlarına ve saldırı mağduru çevre gönüllülerine destek amacıyla duruşma salonunda yer aldı.

Duruşma sonrasında konuşan Arabacı şunları söyledi:

“Saldırının üzerinden 11 yıl 4 ay 22 gün geçmesine rağmen hala karara bağlanmayan davada, bu duruşmada da adalete erişilememiştir. Tüm kanıtlar ve belgeler ortada iken, TCK ve CMK’nın açık hükümlerine karşın saldırganları cezalandıracak, meslektaşımız Av. Arif Ali Cangı’yı aklayacak karar verilmemiştir. Mahkeme heyetine davanın zamanaşımı nedeniyle 5 Haziran 2017 tarihinde düşecek olduğu hatırlatılsa da sonuç değişmemiştir.

TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun, Bergama çevre dostlarına ve meslektaşımız ve Komisyon Üyemiz Av. Arif Ali Cangı’ya desteği sürecektir.”