AİHM’nin 15.2.2020 t.li Pişkin / Türkiye kararı hakkında kısa not

4919

15.12.2020

AİHM’nin 15.2.2020 t.li Pişkin / TÜRKİYE kararı hakkında kısa not

I. Olay

1. Başvurucu, 667 s.lı OHAL KHK’sının ilgili hükmü uyarınca, iş sözleşmesiyle uzman olarak çalıştığı kamu kuruluşundaki görevine, ulusal güvenlik açısından tehlike yaratan bir örgütle bağlantısı olduğu değerlendirmesine dayanarak son verilmiş (26.7.2016) ve kendisine tazminat ödenmemiştir.

2. Başvurucu aleyhinde başlatılan Savcılık soruşturması, kanıt yetersizliği nedeniyle koğuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanmıştır.

3. İç hukuk yolları tüketilmiştir. İç hukuk yargı organları, idarenin, 667 s.lı OHAL KHK’sının ilgili hükmüne dayanarak yaptığı  değerlendirmeyi yeterli görerek açılan davayı reddetmiş, red kararın onamış, AYM de, yapılan başvuruyu kabul edilemez bulmuştur.

4. AİHM’ye yapılan başvuruda Hükümet, yargı organlarının kararlarına ve OHAL nedeniyle AİHS güvencelerinin kısıtlandığına / askıya alındığına (derogation – AİHS md. 15) dayanmıştır.

II. AİHM’nin değerlendirmesi     

5. AİHM’ye göre, her ne kadar, başvurucunun görevi, devlet memurunun görevine benzer nitelikte olsa da, bu durum başvurucuyu, adil yargılanma hakkının (AİHS md 6) kapsamından çıkarmaz zira, devletle görevliler arasındaki çekişmeler adil yargılanma hakkının kapsamındadır.

6. OHAL ilanı ve buna bağlı olarak AİHS güvencelerinin kısıtlanması / askıya alınması haklı nedenlere dayansa da, bu dönemlerde, demokratik toplumlarda hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının temel ilkelerinden uzaklaşılabileceği ileri sürülemez.

7. AİHM, darbe girişimi gibi OHAL ilanını haklı kılan veya demokrasi kurallarıyla bağdaşmayan ideolojilerin peşinde olunan durumlarda, süratle ve idarenin değerlendirmesiyle göreve son verme işlemlerini, etkin yargı denetimi sağlanması koşuluyla, kabul edebilir. Yargı organları, ulusal güvenliğin tehlikede olduğu gerekçesinin keyfi olarak yorumlanıp kullanılmasına karşı keyfiliği önlemek için, insan haklarını kısıtlayan uygulamaların nedenini ve dayandığı olguları denetlemek konusunda tam yetkili olmalıdır. Bu bağlamda, özel hukuktan doğan tazminat haklarının yargı organlarının görev alanının dışına çıkarılması veya belirli grup veya kişilerin tazminat sorumluluğundan bağışık kılınması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.

8. 667 s.lı OHAL KHK’sı yargı denetimini dışlamamıştır. Bu durumda, yargı organlarının, başvurucunun görevine son veren idarenin değerlendirmesini ve bu değerlendirmeye dayanak oluşturan KHK hükmünü yeterli görerek, uygulamanın nedenleri ve olgularla ilgili etkin denetimden kaçınmaları, başvurucuyu dezavantajlı bir konuma soktuğu için, adil yargılanma hakkına aykırıdır. Etkin yargısal denetim, bağımsız yargı organlarınca yapılan, tarafların görüşlerinin, çekişme konusu olayın nedenlerinin ve olguların, çelişmeli usulde (adversarial proceedings) incelendiği denetimdir.

9. Adil yargılanma hakkı (AİHS md. 6) bakımından:

Keyfiliğe karşı yeterli güvence sağlamayan yargı denetiminin, AİHS’deki güvencelerin kısıtlanması / askıya alınması açısından haklı görülebilecek bir yanı yoktur. Başvurucunun adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

10. özel hayat hakkı (AİHS md. 8) bakımından:

Başvurucunun görevine, ulusal güvenlik açısından tehlike yaratan bir örgütle bağlantısı olduğu değerlendirmesine dayanarak son verilmiş olması, onu işsiz ve geçim kaynağından yoksun bırakmanın yanında, çevresinde itibarını da sarsmıştır.

AİHM, başvurucunun görevine son verilmesinin arkasında yatan nedenleri ve olguları, ulusal yargı organları gibi belirleyebilecek durumda değildir. Ancak, ulusal yargı organları da, söz konusu nedenleri ve olguları ortaya koyamamıştır. Ortada kanıt yoktur. Bu durum ve etkin yargısal denetim eksikliği, başvuranın görevine son verilmesi işleminin, demokratik toplum açısından gerekli olmadığı gibi, AİHS güvencelerinin kısıtlanması / askıya alınması açısından ‘kesin gereklilik’ (strictly required) koşuluyla da bağdaşmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, başvurucunun özel hayat hakkı da ihlal edilmiş bulunmaktadır.

11. Tazminat:

AİHM, başvurucuya 4,000 Avro manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

12. Kararın kesinleşmesi:

Bu karar, AİHS 44 uyarınca, (i) 3 ay içinde temyiz edilmezse 3 ayın bitiminde veya (ii) 3 ay içinde temyiz edilir ise, temyiz istemi AİHM’nin 5 kişilik ön inceleme kurulu tarafından reddedilirse, reddedildiği tarihte veya (iii) bu kurul, temyiz istemini Büyük Daireye gönderirse, Büyük Dairenin vereceği karar tarihinde kesinleşir.