Basın Açıklaması

11082
BASIN AÇIKLAMASI


Hukuka saygı ve aidiyet ilkesi üzerine kurulmuş bir toplumda önemli bir role sahip olan avukatın görevi, yasanın çizdiği sınırlar içinde sadece vekalet görevini özenle yerine getirmekle sınırlı olmayıp, hem adalete ve hem de hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü olduğu yargılamaya tabi kişiler için vazgeçilmez değerdedir.

Gerek buna, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasamızın 36.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına göre; herkes, davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına, savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara, kendisini bir müdafii aracılığıyla savunmak hakkına sahiptir.

Ulusal ve uluslararası bu düzenlemeler karşısında, eğer amaç yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesini ve adaletin gerçekleşmesini sağlamak ise, bunun en etkili yolu ve yöntemi yargılama faaliyetinin kurucu aktörlerinden olan karar ve iddia makamlarının etkin konuma getirilmesinden daha çok savunma makamının etkin konuma getirilmesidir. Bu ise ancak ve ancak savunmanın bağımsızlığının ve özgürlüğünün hem genişletilmesiyle, hem de tahkim edilmesiyle mümkündür. Zira savunma yargının sadece kurucu unsuru olmayıp aynı zamanda yargılama faaliyetini demokratikleştiren unsurdur.

Hal böyle iken “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” ile getirilmek istenilen değişiklikler arasında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 188.maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle “mahkemelerin, savunma avukatlarının yokluğunda karar verebilmelerinin” öngörülmüş olması her şeyden önce adil yargılanma hakkını yok saymaktır. Dahası bu düzenleme, yargılama faaliyetinde savcı ile savunma makamlarının eşit koşullarda olmalarını öngören “silahların eşitliği” ilkesine, yargılama faaliyetinin en temel amacı, hedefi ve işlevi olan adaletin gerçekleşmesi ve adalete erişim ilkelerine, hukuk devleti ilkesine,  yargının demokratik işleyişi ilkesine açıkça aykırıdır.

Açıklanan bütün bu nedenler ile yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesinden daha çok yargı hizmetlerinin savunmasız bırakılması amacına ve dolayısıyla adaletin sakatlanmasına hizmet edecek olan bu düzenlemeye Türkiye Barolar Birliği olarak karşı olduğumuzu, bu düzenlemeyi kişi hak ve özgürlüklerine aykırı gördüğümüzü kamuoyuna saygı ile duyururuz.
 
 
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ