2.02.2018
2017/847
2018/109
* Şikâyetli avukatın, keşif mahallinde müteveffa şikâyetçi meslektaşına yönelik sarf ettiği sözler ve yaşanan tartışma sonrası fiziksel müdahalesi disiplin cezasını gerektirmektedir.
(Av. Yas. 34, 134 TBB Mes. Kur. 3,4,)
Şikâyetli avukat hakkında; “Katılan vekili olarak takip ettiği dava dosyasında 12.09.2014 tarihinde keşfe gidildiği, keşif esnasında tanık olarak dinlenen şikâyetçi avukata yönelik ‘Yalan söylüyor, bir de meslektaşımız olacak’ dediği, keşif bitiminde keşif aracına binileceği sırada şikâyetçiyi kolundan tutarak ittiği” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.
Şikâyetli savunmalarında özetle; iddia edildiği gibi “yalan söylüyor, bir de meslektaşlarımız olacak” şeklinde bir ifade kullanmadığını, söylediği sözün tam olarak “tanık gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktadır, üstelik kendisi meslektaşımızdır, tanık olarak öncelikle görevi adaleti sağlamaktadır.” şeklinde olduğunu, hakaret kastının olmadığını, şikâyetçinin kolundan tutup ittirmesinin ise komik bir iddia olup gerçek dışı olduğunu, söyleyerek suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
İncelenen dosya kapsamında, Baro Yönetim Kurulu’nun 22.03.2016 günlü kararı ile şikâyetli avukat hakkında, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4, 5 ve 11.maddesi gereğince değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,
Şikâyetçi avukatın 19.05.2015 tarihinde vefat ettiği, yasal mirasçılarının 28.06.2016 kayıt tarihli dilekçe ile kovuşturmanın devam etmesini talep ettikleri,
Baro Disiplin Kurulu’nca TMK’nın 496.maddesi gereğince yasal mirasçı olmadığı halde müteveffa şikâyetçinin kardeşinin de kovuşturmaya dâhil edildiği,
Talep gibi incelemenin duruşmalı yapıldığı, şikâyetlinin sözlü savunma yaptığı, tanık dinlediği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.02.2015 günlü “Olur”u ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturmasına konu eylem nedeniyle soruşturma izni verilmediği, şikâyetçinin bu işleme karşı idari yargıda dava açmadığı,
Baro Disiplin Kurulu’nca; “…Dinlenen tanık Avukat A.G. şikâyetli avukat ile 7-8 yıldır birlikte çalıştığını, kendisinin doğrudan duyduğu bir şey olmadığını, yalnız yakınılan avukat tarafından yakınıcının kendisine hitaben ‘yüzünü yırtarım’ şeklinde bir söz söylediğini aktardığını beyan etmiştir.
Tanık Avukat M.K. şikâyetçi avukatın şikâyetini doğrular şekilde Avukat T.T.’nin “şuna bak, bana yalancı diyor, yalancı şahitlik yaptığımı söylüyor, bir de avukat olacak” dediğini, taraflar arasında tartışma yaşandığını, konuşmalardan algıladığına göre ittirme olayının varlığını teyit edecek şekilde “bakın beni ittirdi” şeklinde söz duyduğunu beyan etmiştir.
Toplanan deliller karşısında şikâyetli avukatın ‘şuna bak, bana yalancı diyor, yalancı şahitlik yaptığımı söylüyor, bir de avukat olacak’ şeklindeki sözlerinin ve şikâyetçi avukat ile yaşanan tartışma ve fiziki bir temasın olması …” gerekçesiyle karar verildiği,
İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/268 esas sayılı dosyasının 12.09.2014 günlü keşif zaptının dosyamız içerisinde yer aldığı,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,
Şikâyetli avukatın 11.05.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, şikâyetçinin kazayı birebir gören tanıkların beyanlarına aykırı beyanda bulunarak kendisi hakkında mahkeme huzurunda gerçeğe aykırı beyanda bulunma ve keşif tutanağına geçen ‘Bana bir daha yalancı dersen yüzünü parçalarım’ sözleri nedeniyle tehdit suçundan şikâyetçi olunacağı için bu hususların önüne geçmek için kendisini şikâyet ettiğini, Baro Disiplin Kurulu kararının dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, şikâyetçiye sarf ettiği iddia edilen sözlerin keşif zaptında yer almadığını belirterek hakkında tesis edilen cezanın kaldırılmasını talep ettiği,
İtiraz dilekçesinin şikâyetçinin yasal mirasçılarına tebliğ edildiği, itiraza cevap verilmediği görülmüştür.
Avukatlık Kanunu’nun 34.maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Avukatlık Kanunu’nun 134.maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1. maddesi” Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez.” hükümlerini amirdir.
Şikâyetli avukatın, keşif mahallinde müteveffa şikâyetçi meslektaşına yönelik sarf ettiği sözler ve yaşanan tartışma sonrası fiziksel müdahalesi yukarıda açıklanan kurallara aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulu’nun “Disiplin suçu” oluşturan eylemle ilgili olarak yaptığı hukuksal değerlendirme isabetli bulunmuş ve itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Gereği düşünüldü:
1-Şikâyetli avukatın itirazının reddine, İzmir Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 17.03.2017 günlü ve 2016/86 Esas, 2017/46 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,
Oy birliği ile karar verildi.