16.10.2020
2020/648
2020/711
*Avukatın, avukatlık hak ve görevlerini yapamayacağının yasayla yasaklandığı bir dönemde, siyasetçi kimliği ile yaptığı eylem ve davranışlarının avukatlık meslek kurallarına göre cezalandırılması düşünülemez.(Av. Yas. m. 43)
Şikâyetli avukat hakkında; “Hakaret” ve “İftira” suçlarından kamu davası açıldığının Baro Başkanlığı’na ihbar edilmesi üzerine re’sen başlatılan disiplin davasında, eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.
Şikâyetli savunmalarında özetle; iddianamede yazılı ifadelerin siyasi eleştiri hakkının kullanılmasından ibaret olduğunu, milletvekillerinin hukuken ve fiilen avukatlık mesleğini icra edemeyeceğini, söz konusu olayın milletvekili olduğu dönemde yaşandığı ve bu doğrultuda Avukatlık Kanunu’nun 138. maddesi gereği baro levhasına kabul ve yazılmadan önceki eylem ve davranışlar meslekten çıkarma cezası gerektirmedikçe disiplin kovuşturmasına konu olamaz hükmünün amir olduğunu, yaptığı eleştirinin uluslararası anlamda gerçeklik unsurunun da söz konusu olduğunu beyan etmiştir.
İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 11.07.2018 günlü toplantısında, Avukatlık Kanunu’nun 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4.maddeleri gereğince şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,
Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Hakaret” ve “İftira” suçlarından cezalandırılması istemiyle … Ceza Mahkemesinin 2018/273 esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 27.06.2019 gün ve 2019/467 karar sayılı ilamı ile;
1-Sanığa atılı “İftira” suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı anlaşıldığından bu suçtan CMK nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine,
2-Sanık şikâyetlinin “Hakaret” suçundan eylemine uyan TCK’nın 125/2, 62, 52.maddeleri gereğince neticeten 1.500 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına, CMK’nın 231.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Kararın “Hakaret” suçu yönünden itirazın reddi ile 21.11.2019 günü, “İftira” suçu yönünden istinaf edilmeksizin 09.10.2019 günü kesinleştiği,
Mahkemenin; “Sanığın 16.07.2014 tarihinde … Twitter hesabından katılan hakkında ‘2007’de terörist El Kadı’yı soruşturan maliye müfettişi … görevden alan adam Kadı soruşturmasının üstünü örtmüş’ şeklinde paylaşımda bulunduğu ve ‘terörist’ demek suretiyle atılı Hakaret suçunu işlediği sabit olduğundan bu suçtan eylemine uyan TCK’nın 125/2 maddesi delaleti ile 125/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına ve yasal şartları oluştuğundan CMK’nın 231. maddesi uyarınca ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’, Olayımızda (dava konusu twitter paylaşımda) iftira suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı anlaşıldığından sanığın bu suçtan beraatine” gerekçesiyle karar verdiği,
Baro Disiplin Kurulu’nca “Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesinde; ‘Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.’
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 5. maddesinde; ‘Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. (...)’ hükümleri düzenlenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile ceza mahkemesi kararı birlikte incelendiğinde; şikâyetli avukatın, eylem tarihinde baro levhasına kayıtlı avukat olduğu, bu nedenle mesleki kural ve etik değerlerle bağlı olduğu, her ne kadar şikâyete konu eylemi mesleki faaliyeti sırasında gerçekleştirmemiş olsa da mesleki itibarı özel yaşantısında da korumakla mükellef olduğu, söz konusu paylaşımı ile ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, muhatabını itham eden ve küçük düşürücü söylemlerde bulunduğu anlaşılmakla yukarıda yazılı Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın ilgili maddelerinde düzenlenen ilke ve esasları ihlal ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle karar verildiği,
Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,
Şikâyetli avukatın 06.07.2020 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle, Avukatlık Kanunu’nun 43.maddesindeki “Milletvekilleri milletvekilliği süresince avukatlık yapamazlar” hükmü gereğince suçun işlendiği dönemde avukatlık mesleği ile ilgisinin bulunmadığını, dolayısıyla Meslek Kurallarını ihlal etmesinin de hukuken mümkün olmadığını, katılanın ABD Hazine Bakanlığı tarafından 12.10.2001 tarihinde “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Teröristler” isimli listeye alındığını, 17.10.2001 tarihinde BM Güvenlik Konseyi “Küresel Teröristler” listesinde yer aldığını, Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye’deki tüm hak ve alacakları ile malvarlığının dondurulduğunu, ilgili şahsın pek çok kişi hakkında benzer şikâyetlerde bulunduğunu, dosyaların beraat ile sonuçlandığını belirterek Baro Disiplin Kurulu kararının kaldırılarak yapılan şikâyetin reddini talep ettiği,
Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür.
Avukatlık Kanunu’nun 34.maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 5. maddesi, “Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.” hükümlerini amirdir.
Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi de; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” şeklinde düzenlenmiştir.
“Anayasa’nın 26. maddesinin birinci fıkrasında vurgulandığı üzere ifade özgürlüğü, herkesin söz, yazı, resim veya başka yollarla düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkını ve buna bağlı olarak haber veya görüş alma ve verme özgürlüklerini kapsamaktadır. Bu çerçevede ifade özgürlüğü, kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. (AYM Bekir Coşkun 2014/12151-33)
Anayasa 90/son maddesi gereğince bağlayıcı nitelikte olan İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da ifade özgürlüğünün nasıl anlaşılması gerektiği irdelenmiştir. “İfade özgürlüğü, toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur. İfade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen ya da zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen bilgi ve düşünceler için değil, ama ayrıca Devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen/ şok eden, rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” (Handyside/ Birleşik Krallık -49)
Şikâyetli avukatın Milletvekili olarak bir siyasetçi kimliği ile Twitter hesabından yaptığı paylaşım toplumdaki, bazı bireyleri için ‘rahatsız edici’ olsa da, şikâyetlinin objektif verilerle desteklenen değer yargılarını içeren ifadeler olduğu açıktır.
Kaldı ki; şikâyetlinin 2011 Genel Seçimlerinde … ilinden milletvekili seçildiği disipline konu eylem sırasında da milletvekili görevini yürüttüğü sabittir. 5.2.2001 tarihli 4667 sayılı Kanunla Avukatlık Kanunun 43. maddesine eklenen fıkrayla “"Milletvekilleri, milletvekilliği süresince avukatlık yapamazlar." hükmü getirilmiştir. Şikâyetlinin milletvekili olarak görev yaptığı sürece avukatlık hak ve görevleri yasayla askıya alınmıştır.
Avukatın, avukatlık hak ve görevlerini yapamayacağının yasayla yasaklandığı bir dönemde, siyasetçi kimliği ile yaptığı eylem ve davranışlarının avukatlık meslek kurallarına göre cezalandırılması düşünülemez.
Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirmede yasaya aykırılık ve hukuki isabetsizlik görüldüğünden itirazın kabulü ile, kararın kaldırılmasına, şikâyetli hakkında “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekmiştir.
Gereği düşünüldü:
1-Şikayeli avukatın itirazının kabulü ile … Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetlinin “Uyarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 13.02.2020 gün ve 2018/203 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Şikâyetli hakkında DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,
3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,
Oy birliği ile karar verildi.