24.01.2014
2013/653
2014/51
Şikâyetli avukatın yazdığı dilekçe ile hem müvekkiline hem de şikâyetçiye karşı hakaret fiilinde bulunduğu, gerek kesinleşen mahkeme kararı ile ve gerekse dosya içindeki dilekçenin içeriğinden açıkça anlaşılmakta olup, sır saklama yükümlülüğü de ihlal edildiği görülmektedir.
(Av. Yas 34, 36, 134 TBB Mes. Kur 3, 4, 37)
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyet edilen avukatın, davalı F.Ç. vekili sıfatıyla takip ettiği ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/368 Esas sayılı tapu iptali ve tescili davası sırasında vekillikten azledilmesi üzerine mahkemeye sunduğu 14.07.2008 havale tarihli dilekçede, diğer davalı olan şikâyetçiye yönelik olarak “sır saklama zorunluluğunun bu kişiliksiz, alçak, şerefsiz kişilere karşı olmadığını düşünüyorum, daha önce aklınız neredeydi diye soracak olursanız, Sayın Mahkemenizi ikna etmek için değil ama 26.05.2008 tarihinden sonra kendilerine ulaşamayınca öğrendim, azilnamede verdiği adres dikkat edilirse huzurdaki dava konusu evin adresidir ve içinde şu anda davanın şahidi M.A. oturmaktadır, ikamet adresi hakkında yalan beyanda bulunan bir kişinin nesine inanılıp, güvenilir, takdir mahkemenizindir, bu zararlı mahlûkatlardan toplumu korumanın yollarını bulmak için çaba harcanmasını arz ve talep ederim.”şeklinde küçük düşürücü ve 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 36. maddesi hükümlerine aykırı olarak sır saklama yükümlülüğünü de ihlal ettiğinden bahisle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 2008/12310 sayılı ve 18.05.2009 tarihli “olur”ları ile başlatılan soruşturma ve kovuşturma nedeniyle ... Barosu Yönetim Kurulu’nca disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmesi üzerine Disiplin Kurulunca şikâyetli avukatın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Şikâyetli avukat, soruşturma ve kovuşturma aşamasında yazılı savunma vermediği gibi karara da itiraz etmemiştir.
Şikâyetçi tarafından Baro Başkanlığı’na 25.09.2008 tarihinde şikâyette bulunulmuş, aynı zamanda ... Cumhuriyet Başsavcılığı’na da şikâyette bulunduğu Bakanlık yazışmalarından anlaşılmıştır. Şikâyetçi ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne şikâyetli tarafından verilen dilekçe ile şahsına hakaret edildiğini, şikâyetli avukat hakkında mahkûmiyetle sonuçlanan mahkeme kararları olduğunu, şikâyetli avukat hakkında kanuni vekâlet ücreti alacağından dolayı icra takibi yaptığını ancak netice alamadığını, itiraz dilekçesinde ise şikâyetli avukatın hakkında ... Barosu Disiplin Kurulu’ndan verilen ceza kararları ile çeşitli mahkemeler tarafından aleyhine verilmiş karar örneklerini sunarak Meslek Kurallarını hiçe sayarak müvekkillerinin canını pervasızca acıtmaya devam eden şikâyetli avukatın daha ağır bir şekilde cezalandırılmasını talep ettiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinde; Şikâyetli avukat hakkında, şikâyetçi K.Ç. ile F.Ç.’in katılan sıfatıyla yer aldığı ... 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.04.2012 tarih, 2010/ 64 Esas 2012/64 Karar sayalı kararı ile “hakaret suçu” nedeniyle açılan kamu davası sonucu “.Sanığın eylemine uyan T.C.K. 125/1. maddesi uyarınca 3 ay karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, iş bu kararın temyiz edilmeksizin 18.06.2012 tarihinde kesinleştiği,
Şikâyetli avukat tarafından 14.07.2008 havale tarihli dilekçe ile ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/368 Esas sayılı dosyasına şikâyet konusu dilekçenin verildiği, şikâyetli tarafından dilekçe altına “.davadan çekildiğimizden davalı F.Ç.’e tebliğ çıkarılmasını arz ve talep ederim” şeklinde not düşüldüğü ve altınında imzalandığı,
İtiraz eden şikâyetli tarafından itiraz dilekçesi altında 6 adet muhtelif Ağır Ceza Mahkemesi kararlarına ait fotokopiler ile kesinleşmiş 2 Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile derdest 3 adet maddi manevi tazminat talepli Asliye Hukuk Mahkeme’lerine ait kararların bildirilmiş olduğu,
Şikâyetli avukata ait disiplin sicil özetinde 03.04.2009 kesinleşme tarihli uyarma, 10.10.2009 kesinleşme tarihli uyarma ve 01.06.2011 kesinleşme tarihli kınama cezalarının bulunduğu, mahkeme dosyasına verilen şikâyet konusu dilekçe nedeniyle suç tarihinin 14.07.2008 tarihi olduğu, görülmüştür.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler”
Avukatlık Yasasının 36. maddesi “Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir.”
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 37. maddesi “Avukat meslek sırrı ile bağlıdır.” hükümlerini amirdir.
Şikâyetli avukatın yazdığı dilekçe ile hem müvekkiline hem de şikâyetçiye karşı hakaret fiilinde bulunduğu gerek kesinleşen mahkeme kararı ile ve gerekse dosya içindeki dilekçenin içeriğinden açıkça anlaşılmakta olup, sır saklama yükümlülüğü de ihlal edildiği görülmektedir
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Şikâyetli avukatın eylemlerinin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulunun hukuksal değerlendirmesi ile şikâyetli avukatın eylem tarihinde kesinleşmiş disiplin cezası olmamasına ve bu nedenle kınama cezası tayin ve takdiri gerekmesine karşın; disiplin sicil dosyasında ki disiplin cezaları, aleyhinde son beş yıl içinde açılmış bulunan ceza davaları ve Avukatlık Yasası 158. maddede bildirilen ilkelere de göz önünde bulundurularak kınamanın bir üstü olan para cezası tayin ve takdir olunduğundan, Şikâyetçi K.Ç.’in itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetçi K.Ç.’in itirazının reddi ile ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “214.00 TL Para Cezası Verilmesine” ilişkin 18.02.2013 gün ve 2009/D.647 Esas 2013/112 Karar sayılı kararının “ONANMASINA” katılanların oybirliği ile karar verildi.