Tarih
3.07.2022
Esas
2022/535
Karar
2022/613

AİHM içtihatlarına göre, avukatlar da gerek kamuoyunun önünde gerekse yargılama faaliyetleri esnasında adaletin işleyişine dair yorum yapma hakkına sahiptirler.

 

                              (Av. Yas. m. 34, TBB Mes. Kur. m. 27)


Şikâyetli avukat hakkında; “… adlı sosyal medya grubunda borçlularından birine haciz öncesi ihbarname yollayan şikâyetçi avukat hakkındaki bir paylaşımın altına ‘avukatları dövüyorlar ya bunlardan başlasınlar kafa da atsınlar hatta geçmiş olsun dersem namerdim hak etmişsin keşke iki tane daha vursaymış derim’ şeklinde yorum yaptığı” iddiası üzerine başlatılan disiplin davasında, eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli savunmalarında özetle; bahsedilen sosyal medya ortamının sadece hukukçu üyelerin bulunduğu kapalı bir ... grup olduğunu, genele kapalı olduğundan kamuoyu oluşturamayacağını, şikâyetçi şahsın ya tutarsa diye salladığını, kendisinin paylaştığı sözünün ise - bu davranışları sergileyen genele atılan bir laf olduğunu, şikâyetçiyi tanımadığını ve olayı hatırlamadığını fakat böyle bir beyanda bulundu ise - boşa sallamamış olduğundan emin olduğunu, şikâyetçi olan şahsın hem Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nı ihlal etmiş olduğunu, hem de gerçeklerle alakası olmayan bir mektubu karsı tarafa göndererek onları korkutma yoluyla çıkar sağlama olayına girdiğini, toplumda avukatların yalancı ve dolandırıcı olarak algılanmasının sebebinin kendisi gibiler değil, hakkında şikâyetçi olan gibiler yüzünden olduğunu, küçük düşürücü ya da aşağılayıcı herhangi bir beyanı bulunmadığını, şikâyetçiyi tanımadığını, hedefinin belli bir kişi olmadığını, bu tarz eylemleri gerçekleştiren kişiler olduğunu, avukatlar illa şiddet görecekse bu tarz hileli ve meslek kurallarına aykırı davranışta bulunan insanların öncelikli olarak şiddet görmesi gerektiği düşüncesini sesli ve sert bir şekilde beyan ettiğini, orada avukat sıfatı ile bulunmadığını tarafına yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini, sözlerinde hakaret ya da küçük düşürücü bir beyan bulunmadığını, meslek kurallarının tipiklik unsuruna uymadığını, sadece sert bir tepki olduğunu beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 09.05.2019 günlü toplantısında şikâyetli avukat hakkında, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27. maddesi gereğince disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca talep gibi incelemenin duruşmalı yapıldığı, “Kurulumuza intikal etmiş eldeki dosyada, şikâyetli avukat eyleminin, Avukatlık Kanunu ve yukarıda belirtilen Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın ilgili maddelerine,  ‘avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun bir tutum kabul edilemeyeceği, mesleğin itibarını zedeleyecek bir davranış olarak nitelendirilebileceği ve Türkiye Barolar Birliği’nce kabul olunan mesleki dayanışma hükümlerine aykırılık oluşturduğu kanaatiyle kurulumuz çoğunluk görüşü ile şikâyetli avukatın Avukatlık Kanunu 135/1 Maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılması yönünde kanaat hasıl olmuştur.”  gerekçesiyle şikâyetli hakkında oyçokluğu ceza tayin edildiği,

 

Karşı oy yazısının; “Somut olayda şikâyetli avukatın, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarını ihlal ettiği ileri sürülen kovuşturmaya konu sözlerinin, avukatlık mesleğine yahut bir kısım meslektaşlara karşın söylenmiş genel ve kati düşüncelerini belirttiği sözler olmayıp aksine meslek kurallarını hiçe sayarak disiplin cezası gerektirecek suçlar işleyen kişilerin ‘eylemlerine’ karşı söylenmiş sözler olduğu açıktır. Somut bir olaya özgülenmiştir. Şikâyetlinin eyleminin bir benzeri TCK madde 129’da görülmektedir. Şikâyetlinin haksız bir eyleme tepki verdiğin kabulü gerekir. Bu bağlamda tepki verdiği eylemin faillerinin başlarına bu eylemlerinden dolayı kötü bir şey gelse üzülmeyeceğini belirtmenin eleştiri (tenkit) sınırları içerisinde kaldığının, bu düşüncesinden dolayı şikâyetliye ceza verilmesinin ise Anayasa m. 25 Düşünce ve Kanaat Hürriyeti, Anayasa madde 26 Düşünceyi Açıklama Hürriyeti ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 10 İfade Özgürlüğü hakları ile çelişeceği düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.” şeklinde olduğu,

 

Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikâyetli avukatın 01.02.2022 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle, önceki savunmalarını aynen tekrarla, söylediklerinin arkasında olduğunu, hukuksuz olarak mağdur edilmiş binlerce vatandaşın sesi olacağını, hakkında verilen cezanın adalet duygusunu zedelediğini, eyleminde suç unsuru bulunmadığını belirterek itirazının değerlendirilmesini talep ettiği,

 

Şikâyetçi Avukatın 03.03.2022 kayıt tarihli itiraza cevap dilekçesinde, iddialarını tekrarla, şikâyete konu beyanların kamuoyunu galeyana getirmek, kin ve düşmanlığa sevk etmek amaçlı olduğunu, dilekçe ekindeki çıktıların şikâyetlinin masumiyet karinesini gösterdiğini belirterek itirazın reddi ile şikâyetli Avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasını talep ettiği görülmüştür.

 

Şikayetli avukatın itirazı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

 

Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi de;

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” şeklinde düzenlenmiştir.

 

Anayasa’nın 26. maddesinin birinci fıkrasında vurgulandığı üzere ifade özgürlüğü, herkesin söz, yazı, resim veya başka yollarla düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkını ve buna bağlı olarak haber veya görüş alma ve verme özgürlüklerini kapsamaktadır. Bu çerçevede ifade özgürlüğü, kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. (AYM Bekir Coşkun 2014/12151-33)

 

Anayasa 90/son maddesi gereğince bağlayıcı nitelikte olan İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da ifade özgürlüğünün nasıl anlaşılması gerektiği irdelenmiştir.

İfade özgürlüğü, toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur.  İfade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen ya da zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen bilgi ve düşünceler için değil, ama ayrıca Devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen/şok eden, rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.” (Handyside/Birleşik Krallık-49)‏

 

AİHM içtihatlarına göre, avukatlar da gerek kamuoyunun önünde gerekse yargılama faaliyetleri esnasında adaletin işleyişine dair yorum yapma hakkına sahiptirler. Ancak bu husustaki eleştiriler belirli sınırları aşmamalıdır. Nitekim AİHM göre ancak çok istisnai hallerde savunma avukatının ifade özgürlüğüne getirilen bir sınırlama kabul edilebilecektir. (Nikula/Finlandiya,31611/96,21.03.2002) (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6.Ceza Dairesi 05.07.2017 gün 2017/559 E.-2017/2179 K.)

 

İncelemeye konu somut olayda, şikâyetli avukatın beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşıldığından, itirazın kabulü ile kararın kaldırılmasına, şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1-Şikâyetli avukatın itirazının kabulüne, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetlinin “Uyarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 03.09.2021 gün ve 2019/53 Esas, 2021/68 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, şikâyetli avukat hakkında DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

 

2-Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliğiyle karar verildi.