30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI BASIN AÇIKLAMASI

4246

15 Mayıs 1919, emperyalizm tarafından Küçük Asya macerasına sevk edilen Yunan Ordusu'nun İzmir'i işgal tarihidir. Suyun öte yakası için ulusal gurur günü olan 15 Mayıs, Türk milleti açısından ise utanç günü olarak milli hafızaya kaydedilmiştir.


Emperyalizmin, Küçük Asya'nın Fethi, Helen uygarlığının yeniden ihyası özendirmesiyle donatıp Anadolu'ya çıkardığı Yunan Ordusunun asıl görevi ise Sevr paçavrasının Türk Milletine zorla kabul ettirilmesiydi.


15 Mayıs 1919'da zafer alayları ile başlayan Küçük Asya Macerası, mevzi çarpışmalarla ve Yunan Ordusunun ilerleyişi, Türk Ordusunun düzenli geri çekilmesiyle Orta Anadolu'ya, Sakarya havzasına kadar uzanacaktır.

İşgal İstanbul'unun teslimiyetçi Mütarake Hükümetlerinin boyun eğmesine karşın, Sevr dayatmasına karşı Türk ulusunun sergilediği milli direnç, Helen Rüyasını, Anadolu bozkırında ulaşılması imkansız bir serapa dönüştürecektir. Sakarya nehri boyunca 50 kilometreye yayılan cephe; TBMM Başkanı, Mustafa Kemal Paşa'nın askeri stratejiye armağan ettiği; "Hattı Müdafaa yoktur.Sathı Müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmadıkça terk edilemez" anlayışına uygun taktik çekilme, Ankara varoşlarına kadar uzanan Yunan Ordusunun zafer umudunu tümüyle yok edecektir.


Eylül -Ekim 1921 arası 22 gün, 22 gece süren ve Yunan Ordusunun geri çekilmesiyle sonuçlanan Sakarya Zaferinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmiştir.Bu süre, Milli Mücadelenin meşruiyet organı TBMM'nin Başkanı, Türk Ordularının Başkomutanı, Mustafa Kemal Paşa için son büyük saldırı ve nihai zafer için hazırlık süresidir.


26 Ağustos 1922'de Afyon Kocatepe'den, Başkomutanın emriyle başlayan BÜYÜK TAARRUZ, Yunan tarafı için tam bir kabustur.Türk topçusunun cehennemi ateşine, Süvari kolordusunun çevirme harekatına, Türk Piyadesinin süvariden geri kalmayan hızına ve savaş azmine karşı Yunan Ordusunun yapabileceği hiçbir şey yoktur.


30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da yapılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Yunan Ordusu'nun asli unsurlarının imhasıyla sonuçlanacaktır. Dumlupınar'la İzmir arasında Türk Ordusunun durduracak, yeni bir muharebeye zorlayacak bir Yunan Kuvveti kalmamıştır!


Bundan sonrası, yani 30 Ağustos ile 9 Eylül arası Türk Ordusunun kovalaması, emir komuta zincirini ve birlikler arasındaki irtibatı kaybolmuş Yunan Ordusunun bozgun halinde, İzmir'de sonlanacak düzensiz kaçışı şeklinde geçecektir. Mustafa Kemal Paşa'nın; "Askerlik şerefi ve hukukundan yoksun katiller sürüsü" olarak tanımladığı Yunan Ordusu'nun kaçarken geçtiği şehir, kasaba ve köylerde yaptığı tecavüz, soygun ve katliamlar ise çok daha uzun yazı ve araştırmaların konusudur.


19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 30 Ağustos 1922 ve 9 Eylül 1922 tarihleri sırasıyla Milli Mücadelenin başlangıcı, Meşruiyet Organı olan yasama organına kavuşması ve TBMM Ordularının emperyalist işgalcilerin son kalıntılarını da denize dökerek İzmir'i kurtarmasıdır.


Yukarıda sıralanan tarihlerin ardından gelen 29 Ekim 1923 ise Mustafa Kemal Atatürk'ün en baştan beri amaçladığı ve milli bir sır olarak vicdanında sakladığı; demokratik ve uygar, çağdaş medeniyet seviyesini yakalamış, bölgesinde ve dünyada iddiası ve saygınlığı olan bir Türkiye'nin miladıdır.


30 Ağustos Zaferinin Başkomutanı'ndan, Gazi Meclisin Gazi üyelerinden, Müdafai Hukuk Cemiyeti kurucularından, en alt rütbedeki askere, tüm gazi ve şehitlerimize Türk Milleti huzurunda bir kez daha söz veriyoruz:


Türkiye Barolar Birliği olarak, eseriniz, armağanınız, emanetiniz ve vasiyetiniz olan ülkenin bölünmez bütünlüğünü, demokratik değerleri, hukukun üstünlüğünü, hedef gösterdiğiniz çağdaş uygarlığa ait Cumhuriyetin tüm kazanımlarını koruma ve geliştirme mücadelesini ödünsüz sürdüreceğiz.


TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ