TBB Başkanı Sağkan, Bakü'de Düzenlenen "Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Çerçevesinde Cinsiyet Eşitliği" Başlıklı Konferansta Konuştu:

1931

"KAĞIT üZERİNDEKİ HUKUKUN, HER ZAMAN TOPLUMSAL GERçEKLİĞİ YANSITTIĞINI SöYLEMEK MüMKüN OLMUYOR"

TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan ve TBB Yönetimi, kardeş ülke Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de, 2 Haziran 2023 tarihinde düzenlenen “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Bir Parçası Olarak Cinsiyet Eşitliği” konulu uluslararası konferansa katıldı.

Azerbaycan ve özbekistan Baro Birliklerinin ev sahipliğinde Kırgızistan, Gürcistan, Sırbistan, Bulgaristan Barolar Birliği Başkanları ile İrlanda ve Kazakistan heyetlerinin katıldığı etkinlikte TBB’yi temsilen Birlik Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Yönetim Kurulu üyesi ve Kadın Hukuku Komisyonu (TüBAKKOM) Koordinatörü Av. Hicran Kandemir ile TüBAKKOM Sözcüsü Av. Ilgaz Lale Kocakundakçı birer konuşma yaptılar.

Bakü’de, TBB Genel Sekreteri Av. Veli Küçük ve Sayman Av. Gökhan Bozkurt’un da katılımıyla gerçekleştirilen ikili görüşmelerde ise kurumlar arasında var olan iyi ilişkilerin daha da geliştirilmesi için ortak etkinliklerin arttırılması kararı alındı.

“SüREYYA AĞAOĞLU’NUN DOĞDUĞU TOPRAKLARDA HAYATI BOYUNCA MüCADELE ETTİĞİ KONUYU KONUŞUYORUZ”

Birlik Başkanı Sağkan konferansta yaptığı konuşmaya, 6 Şubat’ta yaşanan büyük depremlerde sağladıkları destek nedeniyle başta Azerbaycan Barosu olmak üzere, katılım sağlayan kardeş meslek örgütlerinin temsilcilerine teşekkür ederek başladı.

Sağkan, TÜRKİYE’nin ilk kadın avukatı, Azerbaycan doğumlu Süreyya Ağaoğlu’nun verdiği kadın hakları ve eşitlik mücadelesine atıfla, “Bugün kendisinin doğduğu, ömrünün ilk yıllarını geçirdiği topraklar üzerinde, tam da mücadelesini verdiği bir konuyu konuşuyoruz” dedi.

Süreyya Ağaoğlu’nun babası Ahmet Ağaoğlu’nun, hayatı mücadele ile geçmiş bir entelektüel olduğunu hatırlatan Sağkan, “Ağaoğlu ailesi, milli mücadelenin hemen öncesinde, Osmanlı devletinin en karanlık yıllarında, Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesine katılmak üzere bugünkü TÜRKİYE’ye gelmişlerdir. Bu ailenin hikayesinde Anadolu’nun yaşadığı bütün acılar da zaferler de bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Siyasi fikirleri nedeniyle hapsedilen, sürgün edilen Ahmet Ağaoğlu; Cumhuriyet’in ilanından sonra vekillik ve liberal, ilerici, aydınlanmacı fikirleriyle Mustafa Kemal Atatürk’e devrimler konusunda danışmanlık yapmıştı” diyen Sağkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Süreyya Ağaoğlu, TÜRKİYE’nin ilk kadın avukatıdır. Bir kadının hukuk fakültesine gitme talebinin ‘kafir olursun’ denilerek karşılandığı bir dönemde, 1921 yılında, kendisinden başka üç kadın arkadaşını daha ikna ederek Darülfunun’daki Hukuk Fakültesi’nde ‘kız öğrenciler şubesini’ açtırmıştır. Süreyya Ağaoğlu’nun okul numarası 1’dir. Aralık 1927’de Ankara Barosu’na kaydolan Süreyya Ağaoğlu. 1928’de serbest avukatlık ruhsatını alarak, ‘TÜRKİYE’nin ilk kadın avukatı’ unvanının sahibi olmuş ve hayatı boyunca avukatlık mesleğini sürdürmüştür.”

“TOPLUMSAL CİNSİYET KAVRAMI ÂDETA, AİLE KURUMUNA YöNELİK BİR SALDIRI OLARAK GöRüLüYOR”

Sağkan, TÜRKİYE’de kadın haklarına ilişkin değerlendirmesinde, Anayasa’da yer alan eşitlik hükümlerine atıfta bulunarak, “Kâğıt üzerindeki hukukun, her zaman toplumsal gerçekliği yansıttığını söylememiz maalesef mümkün olmuyor” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’de “toplumsal cinsiyet” kavramının terk edildiğini vurgulayan Birlik Başkanı “üniversitelerdeki toplumsal cinsiyet merkezlerinin isimleri değiştirilmiş, toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri kaldırılmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ normunu terk etmiştir” bilgisini vererek, “Toplumsal cinsiyet kavramı âdeta, aile kurumuna yönelik bir saldırı olarak görülmektedir” ifadesini kullandı.

Sağkan, TÜRKİYE’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden 1 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla çekilmesinin toplumsal cinsiyet temelli şiddet açısından sorun ve riskler yarattığına dikkat çekti.

TÜRKİYE Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan’ın konuşma metni

“KADINA YöNELİK ŞİDDETLE MüCADELEDE TOPLUMSAL BİR SEFERBERLİK BAŞLATILMAK ZORUNDADIR”

TÜRKİYE Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve TüBAKKOM Koordinatörü Av. Hicran Kandemir de tüm dünyayı saran; bireysel, ailevi ve toplumsal olarak ağır bedelleri olan şiddetin toplumun her öznesine yönelebildiğini ancak en çok kadınların ve çocukların mağduru olduğunu söyledi.

“Kadına yönelik şiddetin en yaygın görünümü kadının yakın ilişki içerisinde olduğu erkek tarafından şiddete maruz bırakılması şeklinde kendini göstermektedir” diyen Kandemir, TÜRKİYE’de kadına şiddetin artma eğiliminde olduğuna dikkat çekti. Kandemir, “Kadın cinayetleri, fiziksel, cinsel şiddet, ekonomik, psikolojik şiddet son derece yaygınlaşmış, göç, kısa zaman önce ülkemizde yaşadığımız yüzyılın felaketi olarak adlandırabileceğimiz deprem ile şiddetin boyutları daha komplike bir hal almıştır” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’de kadına yönelik şiddete ilişkin olarak hukuksal mevzuat yönünden kapsamlı ve etkili düzenlemeler bulunduğunu kaydeden Kandemir sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şiddetin hızla tırmandığı bir dönemde ülkemizdeki kadınlar için uluslararası hukuk anlamında en büyük güvence olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir günde Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile çıkmak kadınlarımızı çok üzmüş, mücadelelerinde devleti arkalarında bir güç olarak hissedemeyeceklerine ilişkin ciddi kaygıya neden olmuştur.

ülkemizde Kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal bir seferberlik başlatılmak zorundadır. Bu seferberlikte; sosyolojik, psikolojik, toplumsal, hukuksal birçok disiplin bir arada çalışarak bütüncül politikalar üretmelidir. Devletin tüm kurumları, Barolar, kadın sivil toplum kuruluşları, siyaset kurumu ve medya, işbirliği içerisinde hareket etmelidir. Mücadele samimi, etkin, kararlı bütüncül olmalıdır.

Tüm bu kurumlar kadına karşı şiddetle mücadelenin bir bileşeni olduğunun farkında olarak etnik, dini, siyasi farklılıkları nedeniyle ayrışmaktan kaçınmalıdır. Kadına şiddet siyaset üstü bir sorundur. Her geç kalınan gün, daha çok kadınımızın ölmesine neden olmaktadır.”

AFETLERDE KADIN OLMAK VE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

TüBAKKOM Sözcüsü Av. Ilgaz Lale Kocakundakçı, konferansta yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak TÜRKİYE’de yaşanan deprem felaketinin kadınlar üzerindeki etkileri üzerinde durarak, “Uluslararası araştırma verileri, dünyanın farklı coğrafyalarında kadının ve erkeğin afetlerden farklı şekillerde etkilendiklerini, afet sürecinde başa çıkma mekanizmalarındaki farklılıkları ortaya koymaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların sıkıştırıldığı sosyal statüler ve yaşanılan eşitsizlikler afetlerin kadınlara verdiği zararı büyütmektedir” dedi. Kocakundakçı şunları söyledi:

“Kadınların yaşlılar, çocuklar, hastalar üzerindeki ev içi bakım emekleri düşünüldüğünde deprem anında önceliği kendisinden ziyade ev içine yönelmektedir. Taze gıda ve suya erişim sıkıntısı, hijyen sorunları sebebiyle yaşanan enfeksiyonlar ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Koşullar zorlaştıkça psiko-sosyal sebepler de ortaya çıkmaktadır. Stres sebebiyle devam eden gebeliklerde düşük riski, erken doğumlar, anne bebek ölümlerini beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra kadınlar afetlerde güvenlik problemleri nedeniyle fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet, insan ticareti ve istismar ile karşı karşıya kalabilmektedir.

Tüm bu sorunların çözümü için iyileştirme çalışmalarındaki planlama süreçlerinde kadınların aktif ve karar verici pozisyonlarda yer alması ve planlamanın toplumsal cinsiyet perspektifi ile kadın odaklı hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir.”

Kocakundakçı, TüBAKKOM olarak ayrımcılığın önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için hem ulusal çapta kurumlar ve sivil toplum örgütleriyle hem de uluslararası iş birlikleriyle sürdürdükleri mücadeleyi büyütmeye devam edeceklerini kaydetti.


Haber ile ilgili Görseller

Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle
Görüntüle