AÇIKLAMA

9250

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NİN
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI OKUL ÖĞRENCİLERİNİN
TÜRBAN KULLANIMINI 9 YAŞA İNDİREN
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA AÇIKLAMASI

“Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”te türban kullanımını 9 yaşa indiren değişiklik bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bu düzenleme ile türbanın ortaöğretim sınıflarına da sokulması, dikkatler ülkemizin ve bölgemizin içinde bulunduğu sorunlar yumağında iken kadın özgürlüğünü sınırlamada bir adım daha atmaktır. Bu adım Anayasamızın 2. maddesine aykırı olduğu gibi, doğrudan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 14. maddesinin düzenlediği “çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkı”na, Kadın Haklarına Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

Son dönemde adım adım sürdürülen ve TEOG uygulaması ile de hızlandırılan, ulusal eğitimi imam hatip temel eğitimine oturtma ve isteyen istemeyen herkesi bu eğitimden geçirme anlayışı öğrencilere özgürlük tanıma değil, var olanı kısıtlamaktır. Yapılan, Mecelle’ye çok hızlı bir dönüştür; Mecelle’nin kızlarda buluğ yaşını “tam dokuz” olarak kabul eden 986. maddesini fiilen yürürlüğe sokmaktır.

Bunların özgürlük olduğunu kabul etmek; Cumhuriyet’in temelindeki devrim felsefesini görmezden gelmek, teokratik düzenden laik düzene geçişi sorgulamak, Atatürk devriminin kadını çarşaftan çıkarıp sosyal hayata soktuğunu unutmaktır.

Sorun, özünde “kadın hakları” sorunudur ve bu konuda Cumhuriyet’in sağladığı kazanımlardan vazgeçme ve “toplumun dinselleşmesi” anlamına gelmektedir. Cumhuriyetimizin “laiklik” ilkesinin yaşama yansıyan en büyük etkileri “kadınların toplum içindeki yeri ve etkinliği” ile “egemenliğin kaynağı”dır.

Anayasa’da laiklik ilkesi durdukça, devrim kanunları korundukça bütün bunların özgürlükle açıklanması olanaksızdır.

Saygılarımızla.

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu