Atatürk’ün Ölümünün 75. Yıldönümünde “Eşit Yurttaşlık” Paneli

10276

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu:

SİYASİ AYRIMCILIK, MEZHEP AYRIMCILIĞI VE ETNİK AYRIMCILIĞI OLUMSUZ ENERJİYLE BESLİYOR

Türkiye Barolar Birliği, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ölümünün 75. Yıldönümü nedeniyle “Eşit Yurttaşlık ve Mustafa Kemal Atatürk” konulu bir panel düzenledi.

Panelin açış konuşmasını yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Atatürk’ü anmanın en doğru yolunun Atatürk’ü yaşamak olduğunu söyleyerek, Atatürk’ü yaşamanın da; onun düşüncelerinin ne olduğunu anlayıp, o düşüncelerin ışıklı yolundan ilerleyebilmek olduğunu ifade etti.

Bu düşünceler ve Cumhuriyet ideallerine sarsılmaz bağlılıkla toplantının konusunu “eşit yurttaşlık” olarak belirlediklerini kaydeden Feyzioğlu şunları söyledi:

Türkiye günümüzde iki çok kırılgan fay hattı üzerinde durmakta. Bunlardan biri mezhep ayrımcılığı diğeri etnik ayrımcılık. Esasen bahsettiğim iki fay hattı yüzyıllardır bu toplaklarda, bu bölgede mevcut bulunan derin yarıklar. Son dönemde karşımıza, iki fay hattının tehlikesini misliyle arttıran bir başka tehdit daha çıktı. O da siyasi ayrımcılık.

Siyasi ayrımcılık her iki fayı da, tahammülü imkânsız noktalara gelecek kadar olumsuz enerjiyle besliyor. Bugün, bütün siyasi partilerin ve sorumlu mevkide sorumlu davranması gereken yetkililerin anlaması gereken husus şu; makamlarını, sandalyelerini, makam odalarını, makam araçlarını üzerine yasladıkları vatan toprağı, daha fazla zorlanırsa, hepimizi göçük altında bırakacak şekilde çatlamak üzere. O andan sonra, hangi mevkide hangi sıfatı taşıdıklarının hiçbir önemi kalmaz.

Sadece 1978 Kahramanmaraş’ı, 1980 Çorum’u, Sivas Katliamı’nı, Gaziosmanpaşa’yı hatırlamaları; ülkede mezhep çatışmasını tahrik edecek en yukarı perdeden, en yukarı makamdan söylemlerin ne kadar tehlikeli olduğunu göstermeye yeter.

GÜNCEL SORUNLARI TARTIŞMAK LÜKS HALE GELDİ

Toplumun benden senden, bana oy veren bana oy vermeyen, şöyle giyinen böyle giyinen, buna inanan şuna inanan, burada ibadet eden veya etmeyen, orayı ibadethane sayan veya saymayan, o şehirden bu şehirden, bu etnik kökenden diye ayrılması; herhangi bir çağdaş güncel sorunu tartışmayı bizler açısından lüks haline getirmiştir.

Bugün Türkiye, sorumlu mevkideki sorumsuzların davranışları nedeniyle maalesef çağdaş dünyanın çoktan çözdüğü konuları, yaşamsal sorun olarak her gün tecrübe etmekte, her gün bunlarla mücadele etmeye gayret etmektedir.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi adeta bir projenin parçasıymışçasına kadının sosyal hayattan, sokaktan, meydandan, kamusal alandan, iş hayatından tamamen çıkarılması ve böylece kadının yöneticiliğinin elinden alınması, üreticiliğinin elinden alınması ve kocasına, babasına ailesine mahkum hizmetçi konumuna indirgenmesi hızla gelişen bir proje olarak önümüzdedir.

Bu ve bu kapsamdaki bütün sorunların ortadan kaldırılmasında, eşit yurttaşlığın sağlanması bir çözüm olarak karşımızda durmaktadır.

Eşit yurttaşlık, Atatürk’ün sadece Türkiye’ye değil, nüfusunun önemli kısmı Müslüman olan bütün ülkelere ve bütün dünyaya armağan ettiği “laiklik” ilkesi sayesinde olur. Laikliğin özgürlükçü ve çağdaş anlayışla yorumu Türkiye’nin bağımsız, özgür ve çağdaş bir devlet olarak yaşayabilmesinin ön koşuludur. Etnik ayrımcılıkla mücadelenin de vazgeçilmez ilkesi, her türlü etnik köken ayrımını reddeden ve milleti, “geçmişten gelen değerlerle geleceği birlikte kucaklama azim ve kararlılığıyla” tanımlayan, “Türkiye Cumhuriyeti’ne her kim vatandaşlık bağıyla bağlıysa, bu açıdan Türktür” diyen Atatürk milliyetçiliğiyle sağlanabilir.

Dolayısıyla herhangi bir yabancı ideolojiye değil Atatürk’ün ışıklı yolunu anlamaya ve takip etmeye ihtiyacımız vardır. Bu yol bizi laiklik, Atatürk milliyetçiliği, çağdaşlık ve kadının erkekle eşit yurttaş olarak toplum hayatına katılmasını sağlamak suretiyle aydınlığa götürecektir.

Dinlenmemek üzere yola çıktık, yorulmadan amaca ulaşacağız diyorum.


Artık bizler ne yapacağız diye dizimizi dövmekten vazgeçip şunu planlamalıyız. Cumhuriyete ve demokrasiye koşulsuz inanmış olan bizler, bu ülkenin söz sahibi olduğumuzda, gelecek 10 yılda neyi nasıl düzelteceğiz, neyi nasıl yapacağız? İşte bunun projesinin yapılmasının zamanıdır. Çünkü gelecek hiç kuşkusuz aydınlıktır. Ama gelecek geldiği gün bizim on yıllık projelerimizin hazır olması gerekir.



Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının ardından Anayasa Mahkemesi önceki başkanlarından Yekta Güngör Özden yönetimindeki panele geçildi.

Panelde Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hikmet Özdemir ve Anadolu Üniversitesi’nden Prof. Dr. İhsan Güneş, Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceleri doğrultusunda “eşit yurttaşlık” kavramını değerlendirdiler.

Panelin ardından, Ankara Barosu Türk Sanat Müziği Korosu konuklara “Atamızın Sevdiği Şarkılar” konseri verdi.