Basın Açıklaması

7105

05.04.2010


TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NİN 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ NEDENİYLE YAPTIĞI AÇIKLAMA

İnsanlık tarihi kadar eski olan savunma hakkının bir vekil-temsilci aracılığı ile kullanılması avukatlık mesleğini yaratmıştır.

Yargılamanın tarihsel süreci içinde, savunmayı farklı isimler altında hep avukatlar üstlenmiş, avukatların örgütlerini de barolar oluşturmuştur.

Ülkemizde de çağdaş anlamda avukatlık ve baro, Cumhuriyet devrimi ile başlamıştır.

Cumhuriyetin değerlerinden olan çağdaş uygarlığın hukuksal ifadesini hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü oluşturur.

Çağımızda, Hukuk devletinin özü; “insanın insan olmasından ileri gelen, devredilemez dokunulamaz temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunun kabulünde” ve “adalet esasına göre devlet otoritesinin hukukla sınırlandırılmasında” temelini bulur. Başka bir deyişle,”hukuk devletini kuran, temel haklar”dır. Hukuk devleti, bu kuruluş ve otoritenin sınırlandırılmasını, savunmaya güçlü ve bağımsız konum tanıyarak gerçekleştirebilir. Bağımsız savunmayı temsil eden Avukat, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve teminatıdır.

Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak, yasama ve yürütme erkini eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu bakımından denetleyip dengeleyecek olan erk, yargıdır. O nedenle yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Bağımsızlık yargı için bir ayrıcalık değil, yargının tarafsız kılınmasının asgari koşulu ve hukuk devletinin gereğidir.

İnsanların yaşam kadar önemsediği, hak ve adaletin gerçekleştirilmesini sağlayan yargı, Sav-Savunma ve Karar’dan oluşan üç temel unsur üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, bağımsız savunmanın temsilcisi olan avukat, yargının kurucu unsurlarındandır. Savunmanın temsilcisi avukatın olmadığı, savunma ve avukata gereken önemin verilmediği yerde; hak ve adalet yoktur, adil yargılanma yoktur, hukuk devletinden de söz edilemez.

Hukuk devletine işlerlik kazandıran yargı bağımsızlığının olmazsa olmazı ve en önemli özelliği “savunma” ve savunmanın özgürce yapılabilmesidir.

Bağımsız yargının en büyük güvencesi de savunmanın temsilcisi olan bağımsız avukatlardır.

Savunma hakkı, adil yargılanma hakkının başlangıcı ve temelidir.

Adil Yargılanma hakkı, “Silahların Eşitliği”ni zorunlu kılar. Bu nedenle yargı organı önünde sahip oldukları hak ve yükümlülükler açısından sav ve savunma makamlarını oluşturan taraflar arasında tam bir eşitliğin kurulması ve bu dengenin bütün yargılama aşamalarında sürdürülmesi gerekir.

Savunmanın ,”yargının kurucu unsurlarından” biri olduğu göz ardı edilerek; savunma dışlanarak, yargının yargıç ve savcı birlikteliğine dönüştürülmesi, adil yargılanma hakkını yok eder.
Adalet devletin temeli ise savunma da adaletin temelidir ve bunu sağlayan bağımsız avukatlardır.

Yargı bağımsızlığında yargıç ve savcı gibi sorumluluk ve fonksiyonu olan avukatların, yargılama faaliyeti içindeki yerinin ve öneminin Anayasada “yargı” bölümünde belirtilmemiş olması büyük bir eksiklik, haksızlık ve yanlışlıktır.

Biz avukatların, meslek örgütlerimiz olan barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliğinin kamu kurumu nitelikleri olmakla beraber, Anayasamızın 135’inci maddesinde yer alan diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gibi görülmesi ve Anayasamızda yürütme erki içinde yer alması yanlıştır.  Yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlar ve onların hukukun üstünlüğünü savunan ve hukuk devletinin inşasında asli görevi olan örgütlerinin Anayasamızdaki yerinin de “yargı” bölümünde olması gerekir.

Yargının yapılanmasında avukatların ve baroların yer alması zorunluluktur. Başta Adalet Bakanlığı ve Adalet Komisyonları olmak üzere, adalet ve yargı hizmetlerinin yürütülmesinde, yargının idari yapılanması da dahil olmak üzere yüksek mahkemelerde, avukatlar “yargı mensubu” olmalarının sonucu olarak yer alıp temsil edilebilmelidirler.

Savunmayı çökertip yargıyı ayakta tutmak olanaklı değildir. Güçlü yargı ancak güçlü ve bağımsız savunmayla sağlanır. Savunmayı göz ardı edenler mutlaka bir gün savunmaya ve avukata gereksinim duyacaklardır.

Savunma çökerse yargı da çöker ve herkes altında kalır.

Hak arama özgürlüğünü yaşama geçiren, adil yargılanma sağlanmasında çok önemli rolleri bulunan yargının kurucu unsuru, savunmanın temsilcisi avukatların ve avukatlık mesleğinin sorunları gittikçe tırmanış gösteren boyutlara ulaşmaktadır.  Avukatlar görevlerini ifa ederlerken ciddi boyutlarda saldırılara uğramakta, can güvenlikleri sağlanamamakta ve çoğu zaman özgürce savunma yapılamamaktadır. Meslektaşlarımız,  mali – ekonomik- sosyal güvenlik - gelecek kaygısı gibi çok ağır sorunlar altında mücadele etmekte, çarpık hukuk anlayışının bir sonucu olarak günlük mesleki faaliyetleri sırasında da sayısız engellerle karşılaşmakta, canından bezdirilmektedir. 

Tüm bu olumsuzluklara karşın, ülkemizde hukukun üstünlüğü ilkesine olan sarsılmaz inancıyla hak ve adaletin gerçekleşmesine, savunmanın özgür temsilcisi olma bilinciyle yaklaşan, saygın, cesur ve onurlu meslektaşlarımızın varlığı, ülkemizin ve mesleğimizin geleceği için en büyük güvencedir.

“Demokrasiye, laik cumhuriyete, bağımsız savunmaya, bağımsız yargıya ve hukuk devletine” inanan avukatlar ve avukatların örgütleri olan barolar ve Türkiye Barolar Birliği olarak, “Hukuk devleti, bağımsız yargı ve bağımsız savunma hedefine” yönelik eylem ve söylemlerimizi hep birlikte duraksamadan inançla sürdüreceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımızın “5 Nisan Avukatlar Günü”’nü yürekten kutluyoruz.

Saygılarımızla.


TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ