BÜYÜK ZAFERİN GAZİ VE ŞEHİT MEHMETLERİ İLE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM KOMUTANLARINI RAHMET, SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUZ

1958

Sonradan Birinci Dünya Savaşı olarak adlandırılacak büyük kapışma, Osmanlı’nın enerji zengini stratejik coğrafyasının sulhen paylaşılamaması yüzünden çıkmıştı.

İstanbul ve Türk Boğazları vadedilince Rusların, İngiliz ve Fransız ittifakına katılması zor olmadı. Daha sonradan İtalya'nın da katılacağı blok, itilaf (antant) devletleri olarak anılacaktır.

Birinci paylaşım savaşının nedeni, hedefi ve ödülü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş dışında kalması olanaksızdı. Bu zorunluluk nedeniyle Almanya-Avusturya-Macaristan blokuna Osmanlı’nın da katılmasıyla ittifak bloku oluşacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu, Ağustos 1914'te başlayan savaşa Ekim sonunda dahil olacaktır. Doğu cephesinde Ruslar, Basra çıkarmasıyla Irak'ta İngilizlerle başlayan muharebeler bütün şiddetiyle sürerken, asıl cephe çok geçmeden belli olur.

İtilaf bloku, çanakkale Boğazını zorlayıp, Marmara’ya girecek, kısa yoldan İstanbul'a ulaşacaktır. Daha savaşın ilk çeyreğinde başkenti düşen Türkler, savaş dışı kalacak; batıdan İngiliz-Fransız güçleri, doğudan Ruslar, Almanya'nın işini bitireceklerdir.

Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymayacak, hiç kale alınmayan Türkler, Londra'da Savaş Konseyi salonunda mükemmel görülen planı çanakkale’de bozacaklardır!

Dünyanın o güne kadar görmediği sayıda, tonajda, ateş gücü yüksek bir müttefik donanması çanakkale'nin karşında toplanmıştır. Büyük saldırı öncesi Boğazın iki yakasındaki Türk tahkimatlarını, top mevzilerini tahrip amaçlı saldırılar yapmış, kendince hasmın direnme gücünü test etmiştir.

Hazırlıklar tamamlanmış, eksiklikler giderilmiş, en sonunda büyük gün, 18 Mart gelip çatmıştır. Boğaz’a girip, Türk mevzilerine yönelen zırhlıların, uzun menzilli ağır toplarının cehennemi ateşi nihayet başlamıştır. Türk siperleri hallaç pamuğu gibi atılmakta, yer gök birbirine karışmaktadır.

Karşılık verilmeyen ağır bombardımanla Türk mevzilerinin işinin büyük ölçüde bitirildiğini düşünen zırhlılar, Boğaz’ın içlerine daha cesaretle ilerlemektedirler. En sonunda Türk toplarının menzili içine girmişler, oyun sırası bu anı sabırla bekleyen Mehmetlere gelmiştir. Müstahkem mevzilerdeki toplar peş peşe ateşlenmeye, gülleler düşman zırhlılarının bordosuna, güvertesine, kaptan köşküne, bacasına, taretine, peş peşe inmeye başlamıştır. Türk toplarının isabetli atışlarının verdiği hasar büyüktür. Mehmet, en sonunda mağrur düşman donanmasına yapacağını yapmış, zırhlıların kimine Boğaz’ın dibini boylatmış, kimini de ağır hasarla saf dışı etmiştir.

İtilaf donanmasının akşama İstanbul'da beş çayı düşüyle başlayan 18 Mart macerası ikindiye varmadan kabusa dönmüştür. Sonuç feci bir bozgun ve psikolojik çöküştür.

25 Nisan 1915'te Gelibolu yarımadasına yapılan çıkartmayla, İstanbul'a karadan ulaşma çabaları da Mehmetlerin süngüsü karşısında sonuç vermeyecektir! 1915 sonuna kadar sürecek kara muharebelerinde, Türk Milleti’nin kaderini değiştirecek KADERİN ADAMI ortaya çıkacaktır.

Bigalı'da konuşlu 19. İhtiyat Tümeni’nin Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey, 25 Nisan'da olması gereken yerde, yapılması gerekeni yapmakta, verilmesi gereken emri vermektedir. Kaderin adamı, Conkbayırı'nda, Kocaçimen'de, Alçıtepe'de, Kemalyeri'nde, Anafartalar’da da yapılması gerekeni yapacaktır!

çanakkale Muharebelerine de katılmış olan İngiliz General Oglander, İngiliz resmi harp tarihinde kaderin adamı hakkında şunları yazar: “19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915'te Arıburnu bölgesindeki durumu derhal kavramış olması ve inisiyatifini kullanarak 57. Alay’la yapmış olduğu taarruz, çanakkale savaşının sonucunu tayin etmiştir. Bir tümen komutanının kendi inisiyatifiyle giriştiği hareketler sonucu, bir savaşın ve hatta bir ulusun kaderini değiştirecek büyüklükte bir zafer kazandığı tarihte pek az görülür.”

çanakkale zaferi büyük savaşın seyrini ve dengelerini değiştirecek, üç buçuk yıl uzamasına; itilaf güçleri açısından öngöremedikleri ölçüde ağır maliyete, insani ve mali zarara, emperyalizmin yenilmezliğine şartlandırılmış sömürgelerinde prestij kaybına yol açacaktır. Keza Bolşevik devrimiyle savaştan çekilen Rusların yeni rejimiyle sistem temelli sarsıntı geçirecektir.

Birinci Dünya savaşı bizim açımızdan yenilgiyle bitse de yeniden kolları sıvayıp bir kurtuluş savaşı yapabilmenin özgüveni ve liderini de geçilemeyen çanakkale'ye borçlu olduğumuz asla unutulmamalıdır.

Büyük zaferin gazi ve şehit Mehmetleri ile GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATüRK başta olmak üzere tüm komutanlarını rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz.

TÜRKİYE Barolar Birliği