ÇEVREYİ VE YAŞAMI SAVUNANLAR YALNIZ DEĞİLDİR
Türkiye’nin farklı bölgelerinde, çevreyi ve yaşam alanlarını savunan yurttaşlar ve örgütlenmeler sistematik saldırılara maruz kalmaktadır.
Samandağ’da Gurkal Beton Santrali’nin hukuken kapatılmasının hemen ardından, yıllardır mücadelede ön safta yer alan Mevlüt Oruç santral sahiplerinin doğrudan hedef aldığı bir saldırıya uğramıştır. Oruç’un darp edilmesi bireysel bir şiddet değil, hukuk yoluyla elde edilen bir kazanıma karşı organize bir intikam girişimidir. Gurkal Beton’un 25 yıldır Samandağ Çöğürlü Mahallesi’nde yarattığı çevresel ve kültürel yıkım, DSİ raporlarıyla belgelenmiş olup, bugün bu cezasızlık mirasının şiddet olarak geri döndüğü açıktır.
Benzer şekilde Balıkesir’de, Sarıalan Altın Madeni projesine karşı verilen ikinci iptal kararının ardından, Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği binası saldırıya uğramış, dernek yöneticileri sosyal medyada hedef gösterilmiştir.
Bu örnekler, Türkiye’de çevreyi ve sağlıklı yaşam hakkını savunan yurttaşların, yalnızca şirketlerin ekonomik çıkarlarına değil, aynı zamanda şiddet ve yıldırma yöntemlerine karşı da korunması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak,
– Samandağ’daki saldırının failleri hakkında etkin şekilde soruşturma yürütülmesi,
– Gökçeyazı’da dernek binasına saldırı gerçekleştiren failin yargı önünde hesap vermesi,
– Çevre mücadelesi yürüten yurttaşların ve örgütlenmelerin korunması için etkin önlemler alınması hususlarında kamu otoritelerini göreve çağırıyoruz.
Şiddet ve cezasızlık düzeni karşısında çevreyi ve yaşamı savunanların yanındayız.
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu
