DEPREMZEDEYE ÇÖZÜM GETİRMEYEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, MÜLKİYET HAKLARI BAKIMINDAN DA RİSK OLUŞTURMAKTADIR

7740

6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerden 11 ilimiz büyük zarar görmüş, 44 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybederken milyonlarcası da evsiz kalmıştır.

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 8 Şubat günü, depremden etkilenen 10 ilimizde OHAL ilan edilmiştir. 24 Şubat günü ise, OHAL Kapsamında 126 sayılı yeni bir Kararname yürürlüğe girmiştir. Kararnamenin konusu 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde yerleşme ve yapılaşma konusunda bazı tedbirlerin alınmasıdır.

Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Orman Kanunu Ek 16. maddesinde sayılan orman alanları ve Mera Kanunu’na tabi alanlar, çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın talebi üzerine vasıf değişikliğine gidilerek geçici ve kesin yerleşim sahaları için kullanılabilecektir.

Kadastrosu yapılmamış ve tescil edilmemiş alanlar, çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın gerekli görmesi ve talebi halinde Hazine adına tescil edilecek ve yapılaşmaya açılabilecektir. Köy yerleşim alanları dahil belirlenecek geçici ve kesin yerleşim alanlarında hiçbir ölçekte imar planı aranmayacak, sadece jeolojik rapor ve zemin etüd raporu yapılacaktır. Bunun devamında Bakanlığın belirlediği proje ve vaziyet planına göre uygulamalar yapılacaktır.

Bu kararnameyle 3194 sayılı İmar Kanunu yok sayılmaktadır. İmar planları askıya çıkmayacak, yurttaşlarımızın planları görme ve itiraz hakları olmayacaktır.

Mülkiyet konusunda da tüm yetki ilgili Bakanlığa ait olacaktır. Depremzede yurttaşlarımızın mülkiyet ve imar hakları başka alanlara aktarılabilecek, Bakanlık ve TOKİ eliyle deprem bölgelerinde acele kamulaştırma yapılabilecektir. Bakanlığın ayrıca depremzede yurttaşların mülkiyet hakları üzerinde de cins ve pay değişikliği yapmaya yetkisi olacaktır. Görüldüğü üzere deprem bölgelerinde iskân ve yapılaşmayla ilgili tek yetkili Bakanlık olmakta, başka kişi kurum ve meslek örgütlerine hiçbir hak tanınmamaktadır.

Deprem bölgesindeki enkaz atıklarının dökümü için de tek yetkili Vali olarak belirlenmiş ve atık sahaların tespiti her tür belgeden muaf tutulmuştur. Kararnamede “çevrenin korunmasına yönelik önlemler alınmak kaydıyla” denmesine rağmen tek belirleyicinin Vali olduğu ve mevzuattan ari olduğu anlaşılmaktadır. Bu belirlemenin hangi çevresel ve koruma kıstaslarına göre yapılacağı belirsizdir.

Bu Kararname ile Anayasa’ya aykırı olarak çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem bölgesinde Olağanüstü Hal Bakanlığı gibi yetkilendirilmiştir. Anayasa’da belirtilen dilekçe hakkı dahi işlemez duruma sokulmuş, yasal kurum ve kuruluşların yetkisi ellerinden alınmıştır. Kararname ile Medeni Kanun, Orman Kanunu, Mera Kanunu, Tapu ve Kadastro Kanunu ve bunları yürütmekle sorumlu Bakanlıklar ve Kurumların yetkileri ellerinden alınmıştır.

ülkemizin ihtiyacı, planlanmış ve alt yapısı tamamlanmış kentler yaratmaktır. Depremzede yurttaşlarımızın acil barınma ihtiyacının çözümü de gerekmektedir. Ancak acil ihtiyaçlar ile kentleşme politikaları birbirine karıştırılarak plansız ve hukuksuz yapılaşmaların önü açılmaya çalışılmaktadır.

Yaşanabilir kentlerin bütüncül bir planlaması yapılarak, tarım ve mera alanları ile doğal alanlar ve kıyı alanlarının statüleri korunarak depremzede yurttaşlarımız için yaşanabilir kentler ve konutlar yapmak mümkündür. Bunun için bilim ve hukuku saf dışı bırakmak değil, bizatihi onlarla beraber çalışmak gerekmektedir. ülkenin tüm kaynaklarını bir Bakanlık emrine vermek de iyi niyetli bir yaklaşım olmaktan çok uzak, bizi yeni afetlerden koruyamayacak akıldan yoksun bir yaklaşımdır. Demokratik geleneklerden yoksun, oldu bittiye getirilmiş kararnamelerle bu ülke yönetilemez.

ülkemizi tüm toplumsal dinamikleriyle ve ortak organizasyonlarla bilim ve hukukla yeniden inşa edebiliriz.

Anayasa’ya aykırı bu Kararname depremzedelerin sorunlarına çözüm olamayacağı gibi mülkiyet hakları da risk altında kalacaktır. Bilime ve akla aykırı kabul edilemez bu Kararnameye TBMM geçit vermemelidir.

TÜRKİYE Barolar Birliği
çevre ve Kent Hukuk Komisyonu