Duyuru

4721
Sayı:  6445
Ankara 19 Aralık 2011

FRANSA MİLLET MECLİSİ
SAYIN BAŞKANLIĞI'NA
(Bu yazı ayrıca, Paris Barosu Başkanlığı,Baro Başkanları Konferansı Başkanlığı ve Ulusal Barolar Konseyi Başkanlığı'na gönderilmiştir.)

Siyasi bir kavram olarak meclis, özellikle Fransız geleneğinde temsil ve halkın yönetimiyle ortaya çıkmış bir kongredir. Dünyanın demokratik her ülkesinde ve anayasal devletinde, geleneksel olarak, devletin halka ait demokratik yüzü olarak özel bir saygıya layık olan meclislerin en temel görevi ve işlevi, siyaset üretmek değil, yasa yapmaktır.

Anayasal demokrasinin egemen olduğu bir ülkede, yasa yapma yetkisi ile donatılmış olan meclisin, yürürlüğe koyacağı her türlü yasanın, her şeyden önce en temel insan haklarından olan ifade ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alması, bu en temel insan hakkına saygılı olması gerekir.

Bu bağlamda işaret etmek gerekir ki, Fransa Millet Meclisi'nin gündeminde olan ve Ermeni soykırımı iddiasını inkar edenlere hapis cezası verilmesini öngören yasa teklifi, en temel insan haklarından olan ifade ve düşünce özgürlüğüne açıkça aykırıdır.

Diğer taraftan, Fransız tarihçi Jean Pierre Azema'nın da isabetle ifade ve işaret ettiği üzere, hafızalarla oynamak, hafızalar üzerinde araştırma yapmak, hafızalar üzerine konuşmak meclislerin görevi değil, tarihçilerin görevidir. Esasen "yasalar hakikati dile getiremeyeceği" gibi, "tarihi hakikat" kavramı, devlet otoritesi tarafından kabul edilebilecek ve tanınabilecek bir gerçeklik türü de değildir.

Zira tarih, sadece ve sadece tarihçilere ait bir alandır. Bu alanın, cezai yaptırım korkusu ile araştırma ve tartışma konusu dışına çıkarılması ise, her şeyden önce tarihe ve tarihçilere ihanettir.

Açıklanan bütün bu nedenler ile Türkiye Barolar Birliği olarak; Fransa Millet Meclisi'ne bütün bunları ve yanı sıra Kilikya'yı işgal eden dedelerinin, işgal ettikleri bu topraklarda otonom bir Ermeni Devleti kurulamayacağını beyanla Ermenilerin bu bölgeye göçlerini engellediklerini, altında dedelerinin imzası olmakla, hem ahlaken ve hem de hukuken bağlı oldukları Lozan Anlaşması'nda, Ermenileri ilgilendiren ve soykırıma gönderme yapan bir hükmün yer almadığını hatırlatır, Ermeni soykırımı iddasının inkarını suç sayan yasa teklifini şiddetle protesto ettiğimizi bildiririz.

Saygılarımla.

 

 


Avukat V.Ahsen COŞAR
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı

Nombre: 6445
Ankara le 19 Décembre 2011

 

A LA PRESIDENCE DU PARLEMENT FRANÇAIS

Du point de vue de notion politique et particulièrement de la tradition française une Assemblée/un Parlement est un congrès représentant la volonté du peuple par le peuple. Traditionnellement, la tache et la fonction principale de l’Assemblée/du Parlement de chaque état démocratique et constitutionnel digne d’un respect particulier par son caractère démocratique appartenant au peuple, n’est pas de produire des politiques mais de légiférer des lois.

Dans un pays de démocratie constitutionnelle souveraine, chaque loi légiférée par un parlement doté de cette qualité, doit avant tout garantir et respecter la liberté d’expression qui est l’un des droits fondamentaux.

Dans ce contexte, il convient de souligner, toutefois, que, le projet de lois prévoyant une peine de prison pour ceux qui nient le soi-disant génocide arménien est clairement contre la liberté d’opinion et d’expression faisant partie des droits fondamentaux.

Par ailleurs jouer avec les mémoires, faire des recherches dans les mémoires et de parler des mémoires comme l’indique précisément l’historien français Jean Pierre Azema n’est pas la responsabilité des assemblées/des parlements, mais des historiens. En effet, «les lois ne pouvant donner vie à la réalité», «la notion de vérité historique», ne peut être une réalité acceptable et reconnaissable par l’autorité de l’Etat.

Car l’histoire est un domaine réservé uniquement aux historiens. L’exclure du domaine de recherche et de débats par peur de sanctions serait avant tout une trahison envers l’histoire et les historiens.

Pour toutes ces raisons, l'Union des Barreaux de Turquie rappelle au parlement français l’occupation de la Cicilie par leur grand-pères empêchant l’émigration des arméniens vers cette région déclarant que l’instauration d’un état arménien autonome n’y serait possible et le Traité de Lausanne auquel ils sont adhérents moralement et juridiquement par la signature de leurs ancêtres, dans lequel ne figure aucune disposition faisant référence aux arméniens ou à un génocide, et l’informe de notre protestation et contestation violent du projet de loi qui vise à considérer comme un crime toute sorte de négation du soi-disant génocide arménien.

Cordialement.


Avocat V.Ahsen Coşar
Président de l’Union des Barreaux de Turquie