Güncel

8253
 

METNİN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ :

Metin Feyzioglu: “Tükiye’deki yargı sistemi bağımsız değil”

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 2013 Haziran ayı başındaki olayları değerlendirdi. Türkiye Barolar Birliği’nin 79.000 üyesi bulunmakta ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yapılan protestolara büyük oranda katılmaktadır.

Şiddetli baskı altına alma girişimlerine ve hükümetin sokakları boşaltma çağrılarına rağmen, binlerce gösterici 13 Haziran 2013 tarihinde İstanbul Taksim Meydanı yakınındaki Gezi Parkı'nı işgal etti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve avukat Metin Feyzioğlu ile bir görüşme yaptık.

La Croix.: Geçtiğimiz Salı günü gerçekleştirilen yakalamaların ardından, bugün kaç avukat hala gözaltında?

Metin Feyzioglu: Hepsi serbest bırakıldı. Yakalanmış olanların sayısı 44’tü. İstanbul Adalet Sarayı’nın önünde, yargının, polis şiddetine karşı hiçbir soruşturma açmamasını protesto etmek için bir araya gelmişlerdi ve kendileri bu şiddetin hedefi oldu.

Ama özellikle de 1 Haziran’dan bu yana gösterilere katılmaları nedeniyle İstanbul’da ve Ankara'da geçici olarak gözaltına alınan 1500 kişiden de bahsedilmesi gerek. Ama bir başka konuya da değinmemiz gerek: polis bu gaz bombalarını doğrudan insanların üzerine doğru nişan alarak kullanıyor. Geçen hafta Ankara’da iki, İstanbul’da dört kişi, görme yetilerini bu bombaların gözlerine gelmesi nedeniyle yitirdiler. Oysaki bu silahların kesinlikle yere paralel şekilde tutularak veya insanlar hedef alınarak kullanılmaması gerekmektedir. Polis insanları böcek gibi gazlıyor!

Ankara Barosu Merkezi geçen hafta hedef haline geldi. Başkent’in çeşitli karakollarında yakalanmış olan insanlara yardım etmek için 760 avukatımız gönüllü olarak görev yapmaktaydı. Ama polisin binamızın önüne gaz bombaları atması nedeniyle dışarı çıkamadık.

İstanbul’daki kamuya açık bu parkı koruma amacıyla başlayan bu çatışmaya neden avukatlar da dâhil oldu?

M. F. : Bu çatışmaya, Başbakan’ın, insanların kişisel seçimlerine müdahale etme girişiminde bulunmasıyla karıştık: kadınlara en az üç çocuk sahibi olmaları tavsiyesinde bulunmasıyla başladı; kürtajı yasaklamak istedi ve sosyal bir toplumda kabul edilemeyecek bir şey olan alkol kullanımının kısıtlandırması girişiminde bulundu. Bunları dine gönderme yaparak haklı göstermeye çalıştı ve buna ek olarak belirli sözcükler kullandı: sürekli olarak “benim” polisim, “benim” belediye başkanım ve özellikle de “benim” gençlerim ifadelerini kullandı. Onların hepsi ona bağlı…

Bu konular siyasetle ilgili. Siz bir partiyi temsil etmiyorsunuz. Avukatlar neden bu konularda yorum yapıyorlar?

M. F. : Özgürlük yalnızca siyasi partilerle ilgili bir konu değildir. Örneğin, basın bağımsız bir şekilde yayın yapamadığında, bu bizi ilgilendirir veya dini sebeplerden dolayı alkol yasaklandığında, bu bizlerin temel haklarımızı da etkileyen bir konu olur ve polis barışçıl göstericilere karşı şiddet kullanırsa, bu konu da yine bizi ilgilendirir. Bizler demokratik bir toplumda yaşamak istiyoruz.

Hükümetin otoriter tavrı da, yargının işleyişine zarar veriyor mu?

M. F. : Yargı sistemi bağımsız değildir ancak iktidar partisinin ve Başbakan’ın yararına olacak şekilde hükümete bağlı olarak işlemektedir. Vatandaşlar telefonla konuşurken dinleniyor olmaktan endişe duyuyor bu nedenle eleştirel fikirlerini ifade etmekten korkuyorlar. Gezi Parkı gösterileri yaşanana kadar, daimi bir korkuyla yaşıyorlardı. Hiçbir neden olmadan hapse atılabileceklerini biliyorlardı. Ancak birkaç günden beri bu korku kayboldu. Aslında bu korku taraf değiştirdi.

Derleyen Alain Guillemoles (Türkiye)

Hükümet Taksim Meydanı’nı tamamıyla boşaltmıştır