HAYVANLARI KORUMA ADI ALTINDA HAYVANLARIN YAŞAM HAKKINA DARBE VURACAK HÜKÜMLER İÇEREN BİR YÖNETMELİK İHDASI KABUL EDİLEMEZ

828

Tüm tepkilere rağmen yaklaşık 3 ay önce 7527 sayılı Kanun ile 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda hiçbir bilimsel veriye dayanmayan bir değişikliğe gidilmiştir. Değişiklik ile 20 yıldır Kanunu uygulamayan yerel yönetimlerin; hayvan üretimini, ticaretini ve ithalatını yasaklamayan yasama organının sorumluluğunun faturası, hayvanların yaşam hakkına kesilmiştir. Kanunun tüm sistematiğini yerle bir eden, Kanunun adı ile içeriğinde dahi çelişki bulunan söz konusu değişiklik üzerine ne yazık ki tahmin edilen olmuş ve sokakta yaşayan hayvanlara yönelik şiddet vakalarında patlama yaşanmıştır. Her gün pek çok farklı şehirden hayvanlara yönelik zehirleme, araçla ezme, ateşli silahlarla vurma, uzuv kesme gibi dehşet verici görüntüler paylaşılırken, bir yandan da çeşitli belediyeler hakkında hayvanları zehirli enjeksiyonlarla toplu biçimde katlettiklerine dair haberler gelmektedir.

Açıkça hukuka aykırı olan yasal değişikliğin yasama organı tarafından ortadan kaldırılması, kurulacak bir araştırma komisyonunun çalışmaları üzerine bilimsel verilere, akla ve sağduyuya dayalı düzenlemelere gidilmesi gerektiği halde, Anayasa Mahkemesi’nde değişikliğin iptaline dair başvuru süreci dahi beklenmeden, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlandığı ileri sürülen bir Yönetmelik taslağı dolaşıma sokulmuştur. Ancak yasa değişikliğinden önce olduğu gibi, Yönetmelik taslağının da konunun uzmanları ve TBB ile görüşülmeden, içeriğine bakıldığında da yine sadece hayvana yönelik nefret söylemi sahiplerinin görüşleri doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmaktadır. Taslak hazırlandıktan sonra da yine bilimsel ve yasal anlamda konuyla ilgili ilk fikir ve düşünce alınması gereken kurumlarla paylaşılmamıştır. Tarım ve Orman Bakanı tarafından yapılan basın açıklamasında da yönetmeliğin yayımlanma aşamasına geldiği, hazırlık sürecinde de tüm taraflarla uygulama yönetmeliğinin paylaşıldığı ve önerilerinin alındığı ifade edilmiştir ki bu tarafların kim olduğu meçhuldür.

Yayımlanma aşamasında olduğu söylenen yönetmelikle ilgili görüşümüze başvurulmadığından, dolaşımdaki taslak metinde yer alan aşağıdaki hükümlerin kabulünün mümkün olmadığını kamuoyunun dikkatine sunmak zorunluluğu doğmuştur:


1. Kamuoyunda “yasaklı” tabir edilen, ancak doğuştan saldırgan olduklarına dair bilimsel bir delil olmayan, Bakanlıkça belirlenmiş köpeklerin doğrudan öldürüleceği, hatta bu ırktan sahipli olan köpeklerin de ağızlıksız dolaştırıldığının tespiti halinde el konularak öldürüleceğine dair taslağın 41. maddesi,
2. Sahipsiz hayvanların veteriner hekim uygun görürse ateşli silah ile öldürülmesine imkan veren taslağın 26/1-c maddesi,
3. İlgili Belediye Meclisince “sahipsiz köpek popülasyonunun sorun yarattığına” dair karar alınması halinde idareye geniş ve keyfi bir takdir yetkisi vererek köpeklerin sırf bu nedenle dahi öldürülmesini mümkün kılan taslağın 7/1-c,ç maddesi,
4. Belediyelerin sahipsiz kedileri toplayıp dilerse geri bırakmayacağını veya istediği yere bırakabileceğini öngören taslağın 7/5 maddesi,
5. “Sahiplenilebilecek hayvan” tanımı getirerek hayvan bakımevinden (barınaktan) sahiplenilecek hayvanları ilgili belediyenin hiçbir bilimsel veriye dayanmayan keyfi kararına terk eden taslağın 4/1- çç maddesi,
6. Sahiplenmenin önündeki mevcut hiçbir soruna karşı çözüm getirmeyen kanun değişikliğinin üzerine, barınaktan köpek sahiplenmek isteyen kişilere bağımsız bölümde köpek bulundurulabileceğine dair Yönetim Planı sunma ve yöneticiden izin alma şartı getirerek barınaktan köpek sahiplenmeyi imkansız kılan taslağın 7/1-g ve 10/a-h maddeleri,
7. Kişilerin barınaktan sahiplenebileceği hayvan sayısına kısıtlama getirme yetkisi veren taslağın 6/1-ğ maddesi,
8. Hayvan sahiplerine hayvanları ağızlıkla dolaştırma ve yanlarında pasaport bulundurma zorunluluğu getiren, aksi halde para cezası uygulanacağını öngören taslağın10/1-f maddesi,
9. Veteriner hekim olmadan tıbbi müdahale yapılamayacağını öngören Kanun hükmüne rağmen, sahipsiz hayvanların toplanması sırasında veteriner hekim olmaksızın uyuşturucu iğne kullanımına cevaz veren taslağın 15/1-d maddesi,
10. Kişinin hayvanını terk etmesi Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de belirtildiği üzere acımasızca ve insanlık dışı bir davranış olduğu halde, hayvanını barınağa terk eden kişiye hiçbir idari yaptırım uygulanmayacağını öngören taslağın 7/1-j maddesi.

Yukarıda anılanlar başta olmak üzere taslak Yönetmeliğin pek çok maddesi hayvan sağlığı ve hayvan hakları konusunda uzman hukukçuların, veteriner hekimlerin, sahada hayvanlar için çalışan sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin görüş ve önerileri alınmadan, yalnızca sokakta yaşayan hayvanlara karşı nefret ve şiddet üretenlerin talepleri doğrultusunda hazırlanmış gayrı adil, gayrı vicdani, gayrı insani ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı niteliktedir. Söz konusu taslak yayımlandığı takdirde sahipsiz hayvanlar, muğlak ifadeler ve keyfi uygulamaya açık hükümler perdesi arkasında gizlenerek öldürülmeye devam edecektir. Kanun ve yönetmelik taslağı ile sahiplenme önündeki hiçbir engel kaldırılmadığı gibi iyice zorlaştırıldığından sahiplenme oranları ciddi şekilde azalacaktır. Mevcut sahipli hayvanların dahi sahiplilik hallerinin devamının pasaport taşıma gibi şartlarla zora koşulduğu görülmektedir. Ayrıca belediye barınaklarında yaşanan şaibeli ölümler ve bu konuda açılan soruşturma dosyaları ortadayken, taslakta hayvanların kalıcı olarak tutulacağı öngörülen barınakların iyileştirilmesine ve bu alanların denetlenmesine dair en ufak bir düzenleme yer almadığı gibi, “doğal yaşam alanı” kavramı ile hayvan refahına tamamen aykırı alanlar tesis edilmesinin önü açılmaktadır.

Sonuç olarak; Yönetmeliğin dayandırıldığı Kanun değişikliğinin gerekçesinde de iddia edilen “popülasyon artışı” sorununa hiçbir çare üretmeyen, bilakis üretim ve satışı yasaklamayarak popülasyonu artıran ve hâlâ üretimi teşvik eder nitelikte satışla ilgili maddeler içeren, sahiplenmeyi imkansız kılan ve hayvanları keyfi biçimde öldürmenin önünü açan düzenlemelerle, hayvanlar üzerinden tüm topluma şiddet enjekte edilmektedir. Bundandır ki, Bakan tarafından beyan edilen “hiçbir hayvana eziyet edilmesini kabul de tasvip de etmiyoruz” söyleminin mevcut yasa nedeniyle fiiliyatta karşılığı bulunmamaktadır. Her fırsatta sokakta hayvan olmayacağını ve hayvanların bakımevlerine toplanmaları gerektiğini söyleyen kamu yetkililerine, yasa değişikliği gerekçesinde sokakta yaşayan hayvan sayısı 4 milyon olarak gösterilmişken DKMP Genel Müdürlüğü’nün 15.08.2024 tarihli yazısında bildirildiği üzere ülke geneli itibarıyla toplam 322 bakımevi bulunduğunu ve bunların toplam hayvan kapasitesinin yalnızca 105.000 olduğunu, barınak adı altındaki bakımevlerinin ölüm kampları olduğu herkesçe bilinirken Yasa’ya aykırı toplama merkezleri yapılarak hayvanların toplanmasının toplu katliamlara yol açacağını, bilimsel araştırmalara göre kısırlaştırma seferberliğine gidilmedikçe sorunun çözülmeyeceğini ve gerek belediyelerde gerekse insanlar tarafından hayvanlara yapılan eziyetin sorumluluğunu taşıdıklarını bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Açıklanan nedenlerle söz konusu Yönetmelik taslağının kabulü mümkün olmadığı gibi, Yönetmelik hazırlığında mutlaka konunun bileşeni olan hukukçular, veterinerler ve gönüllülerden oluşan sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulmalıdır.

Kamuoyuna saygılarımızla.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU