İLK ADIMIN 100. YILINDA MİLLİ KURTULUŞ’UN LEKELENMESİNE HAYIR!

2850

19 Mayıs 1919, Türk Milleti’nin tarih algısında Millî Mücadele’nin ilk adımı olarak kayıtlıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın 9.Ordu Müfettişi olarak ayak bastığı Samsun’da yakılan kurtuluş meşalesi, emperyalizme karşı mazlum bir milletin kutsal isyanının miladı kabul edilir.

19 Mayıs 1919, aynı zamanda hukuk meşruiyetine dayanan, gücünü hukuktan alan bir milli başkaldırının ilk adımıdır. 22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi, 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi, hukuk sınırları ve hukuk meşruiyeti içinde yürüyen, halka dayalı bir mücadelenin önemli kilometre taşlarıdır.

Mustafa Kemal Paşa, yukarıda sayılan kongreler süreciyle bölgesel olmaktan çıkıp ülkenin ve halkın bütününü temsil eden mücadelenin lideri olarak ortaya çıkmıştır. 23 Nisan 1920’da Ankara’da açılışı yapılan TBMM ile mücadelenin kurumsal dayanağı oluşmuştur.

19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 23 Ekim 1923 kurtuluş ve kuruluşun tarihsel dönüm noktalarıdır. TÜRKİYE, halkıyla ve kurumlarıyla, Milli Kurtuluş’un ilk adımının 100. yılını coşkuyla kutlamaya hazırlanırken Ankara’da, kendilerini “Düşünceye özgürlük Girişimi” olarak adlandıran bir grubun, 19 Mayıs’ı, “Türk Halkının Milli Gurur Günü” olmaktan çıkarıp, “Milli Utanç Günü”ne çevirmeyi amaçlayan bir etkinlik düzenlediğini öğrenmiş bulunmaktayız.

18 Mayıs 2019 tarihinde gerçekleşeceği ilan edilen etkinliğin afişlerinde ve açıklamalarında 19 Mayıs 1919, “Pontus Rum/Helen Soykırımının 100. Yılı” olarak nitelenmektedir. Millî Mücadele’nin merkezi Ankara’da, Türk Halkının kutsal isyanının başlangıcının, soykırım başlangıcı olarak tanımlanması, bir ulusun ve ülkenin tarihine ve kimliğine yapılabilecek en büyük saygısızlık ve meydan okumadır.

Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında kaleme alıp bizzat okuduğu, Milli Mücadelenin hangi zorluklarla başarıldığını anlatan, tamamı belgelere dayalı NUTUK adlı eserinde, İnebolu’dan başlayarak Batum’a kadar bütün Karadeniz sahili ve iç kesimleri kapsayacak biçimde tasarlanan, Rum/Pontus devleti kurma girişimlerini ayrıntılı olarak anlatmaktadır. 1919 Mayıs’ında başlayan Pontus ayaklanması, aynı zamanda, İzmir’e çıkıp Ankara’ya ilerleyen Yunan Ordusunun istila girişimini kolaylaştırmak amacını taşıyordu. Atatürk, Pontus çetelerinin silahlı kalkışmasını anlatırken;

“Dağlarda, vücuda getirilen Pontus teşkilâtı şöyle idi:

a) Birtakım reislerin maiyetinde silahlı ve muharip kuvvetler;

b) Bunların iaşelerine hizmet eden müstahsil Pontus ahalisi;

c) İdare ve zabıta heyetleri ve şehirlerden ve köylerden erzak temînine memur nakliye kolları.

çetelerin, faaliyet mıntıkaları ayrılmıştı. Pontus eşkıyasının kuvveti bidayette 6.000-7.000 silahlı idi. Sonrasında her taraftan iltihak edenlerle 25.000 raddesini buldu. Bu kuvvet ufak birlikler halinde ayrılarak, muhtelif mahallerde, tahassun ediyorlardı. Pontus çetecilerinin icrââtı, İslâm köylerini yakmak, İslâm ahaliye karşı akla hayale sığmaz baskı ve cinayetler gerçekleştirmek gibi, hunhar bir sürünün icrââtından başka bir şey değildi” ifadelerini kullanmaktadır.

Millî Mücadelenin ilk adımını lekelemeye yönelik bu pervasız iftiranın sahiplerini en şiddetli şekilde kınıyoruz. Bilinmelidir ki, TÜRKİYE Barolar Birliği ve barolarımız Müdafaa-i Hukuk geleneğinin manevi mirasçıları olarak, kurtuluş ve kuruluş mirasının ısrarlı savunucusu olmayı sürdüreceklerdir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TÜRKİYE Barolar Birliği Başkanlığı