SANATÇILARIN BİRLİK KURULTAYI TBB'DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

2108

SANATÇILARIN BİRLİK KURULTAYI TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

“VARIMIZIN YOĞUMUZUN, GELECEĞİMİZİN, GELİŞMEMİZİN ELİMİZDEN ALINMAMASI, EVLATLARIMIZIN PARLAK BİR GELECEĞE SAHİP KILINMASI İÇİN TÜSAK’A HAYIR DİYORUZ”

Sanatçıların Birlik Kurultayı, 6 Haziran 2014 tarihinde Türkiye Barolar Birliği’nde gerçekleştirildi.

Kurultayın açış konuşmasını yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu şunları söyledi:

Çok değerli dostlar,

Sizleri bugün tekrar bir arada, bu Birlik çatısı altında görmek bizler için büyük bir mutluluk ve gurur.

Ülkemiz Soma’da 301 işçinin katli ile sarsılmışken, Şırnak’tan, 7 yurttaşımızın maden ocağında göçük altında kaldığı haberi geldi. Bütün bunlar insana insan gibi değer vermekten giderek uzaklaştığımız için başımıza geliyor.

Büyük Atatürk’ün dediği gibi; sanat damarı kesilmiş olan bir toplumun en yaşamsal damarı kesilmiştir. Çünkü artık o toplum merkezine insanı koymamaktadır. O toplumun hukuk sisteminin merkezinde insan yoktur, devlet vardır, devleti idare eden egemen güçler vardır. O toplum vahşi bir kapitalizmle ya da ırkçı bir faşizmle beynine inen balyozlarla inim inim inlemektedir.

Değerli dostlar,

Bu çatı, birleştirici, kucaklayıcı, samimi bir dost çatısı. O yüzden evinize hoş geldiniz demek istiyorum, burası sizin eviniz.

Sanat daima yolu açar, sanat daima zihinleri karıştırır ve zihin açar. Sanat daima düşündürür ve geliştirir. İnsanın kendisini bulmasını, yaşadığı toplumu bulmasını, toplumun da insanı keşfetmesini sağlar.

Bu yapılmazsa eğer, biz hukukçular, toplumu çağın ilerisine taşıyacak amaçsal yorumlar yapmak yerine egemenin iradesi boyunduruğunda sadece işin teknisyenlerine dönüşürüz. Aynı zamanda artık pek kimsenin ifade etmediği bir husus vardır; hukukçuluk bir meslekse avukatlık da o mesleğin sanatıdır. Biz, avukatlık sanatını icra etmeye çalışan kişiler olarak elbette sizden çok şey öğrenmek zorundayız.

20 Ocak 2014’te TÜSAK tartışmaları devam ederken, burada bir ilki gerçekleştirmiştik; Hukuk ve Sanat Buluşması’nı. Bu buluşma dalga dalga yayıldı ve bugünlere kadar geldi. Hukuk ve Sanat Buluşması adı altında Türkiye Barolar Birliği, barolar, avukatlar ve birbirleriyle olan sorunlarının aslında ne kadar önemsiz olduğunu uçurum kenarına dayandıktan sonra kavramış olan sanatçılarımız buluştu geldi. Bu gün bizim birbirimizi kırıcı olan bir şekilde, yıkıcı bir şekilde eleştirecek vaktimiz de lüksümüzde de yoktur. Yapıcı eleştirilerle hem hukukçuların hem sanatçıların geçmişte yaşanılanları bir kenara bırakıp kucaklaşma zamanıdır.

Belki sayısal olarak bir avuç denilebilir ama bu bir avuç sanatçı kenetlendiği zaman en güçlü yumruğu oluşturur. İşte bu sebeple, siyasi iktidar, her meslek örgütünü, neredeyse her spor kulübünü, sendikaları, üniversiteleri tek tek ele geçirmek isterken, bu bir avuç diye küçümsenmeye kalkışılan sanatçıların ele geçirilmesinin, istediği gibi bir toplum yaratmakta ne kadar hayati olduğunu da keşfetmiştir. Çünkü bu sanatçılar toplumu değiştirme gücüne sahiptir. Bu sanatçılar genleriyle oynanan ve Cumhuriyet’in temel niteliklerinden uzaklaştırılmak istenen toplumu sanat mühendisliğiyle çağdaşlığa çevirebilecek güce sahiptir. Bu sebeple başımıza bir TÜSAK belası peydahlanmıştır.

Sizlerle Hukuk Sanat Buluşması çatısı altında hem bir bildiri yayınladık hem de o bildirinin gereği olarak bir protokol imzaladık. Bu protokol ilk sonuçlarını çok kısa sürede verdi. Özel tiyatrolara devlet yardımını keyfi koşullara bağlayan yönergeye iptal davası tarafımızdan açıldı. Aynı zamanda belli tiyatrolara Gezi’ye sanatçıları eliyle destek verdikleri gerekçesiyle, fevkalade keyfi olarak, devlet yardımının kesilmesine karşı birlikte açtığımız davada İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bunlar ilk sonuçlardır. Ama tabi ki devamı getirilmek zorundadır.

TÜSAK tasarısı, hepinizin bildiği ama henüz kamuoyunun hala bilgilendirilmediği ve bilinçlendirilmediği üzere, sanatı siyasi iktidar güdümüne almaya ve sanatı gerçek anlamda sanat olmaktan uzaklaştırmaya yöneliktir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in o yokluk yıllarında Düyun-u Umumiye Osmanlı’nın borçlarını bir yandan öderken, bir yandan yokluklarla işsizlikle eğitimsizlikle mücadele ederken, bu gün kapatılmak istenen sanat kurumlarını kurması boşuna değildir. Çünkü sanat yoluyla toplumun yükselebileceğini çok iyi bilmektedir. Sanat yoluyla toplumun özgürleşebileceğini çok iyi kavramıştır. Açıkçası karşı devrim hareketi de sanat yoluyla, sanatın ele geçirilmesi yoluyla toplumun kanatlanıp uçmasının önlenebileceğini görmüştür.

Bir toplum kanatlandıran bilim ve sanattır. Bilim ve sanat kanatlarından birisi kırılırsa kaçınılmaz olarak ikincisi de kırılır ve böyle bir toplum tavuk topluma dönüşür. Tavuk toplum; önüne arpasının konduğu, o arpayı didiklerken arkasından yumurtasının alındığı toplumdur.

İşte varımızın yoğumuzun, geleceğimizin, gelişmemizin, yükselmemizin elimizden alınmaması; evlatlarımızın parlak bir geleceğe sahip kılınması için TÜSAK’a hayır diyoruz. TÜSAK’a sizin özlük haklarınızın korunması için hayır demiyoruz, o talidir. TÜSAK‘a hayır diyoruz çünkü TÜSAK‘la Anadolu ve Trakya’da opera, tiyatro, klasik müzik artık hayal olacaktır. Anadolu ve Trakya’nın güzel insanları sizlerin sanatından kasten mahrum bırakılacaklardır.

Elbette baskıya karşı her zaman çözümler üretiriz. Elbette o yol kapanırsa başka yollarla sahaya çıkarız. Elbette tiyatro devam edecek. Elbette perde açılacak. Elbette resim, güzel sanatlar, klasik müzik ve opera Anadolu’nun, Trakya’nın her kösesinde çınlamaya devam edecek. Yani ne yaparlarsa yapsınlar bizi yıldıramayacaklar. Yıkarlarsa yeniden kurarız. Parçalarlarsa yeniden birleşiriz. Bir gider, her zaman yaptığımız gibi, bin geliriz, on bin geliriz, milyonlar geliriz.

Nuri Bilge Ceylan Cannes’da göğsümüzü kabarttı. Daha nice zaferlere bu odadaki değerli sanatçılar ve bu odaya sığmayacak binlerce değerli sanatçı imza atacak.

İşin özeti şu değerli dostlar; bazen bir çığlık bir çığ doğurur. Çığlığınızın, önünde engel tanımayacak çığa dönüşmesini diliyorum.

Kurultay sonunda okunan sonuç bildirisiyle Türkiye Sanatçılar Birliği’nin kuruluşu ilan edildi.