SENDİKACILIK TARİHİNDE BİR İLK!

4241

ÜÇ BÜYÜK İŞÇİ KONFEDERASYONU İLE TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’Nİ BULUŞTURAN “EMEĞİN HUKUKU” KURULTAYI BAŞLADI

FEYZİOĞLU: EMEĞİN ÖRGÜTSÜZ KALMASI TÜRKİYE AÇISINDAN EN BÜYÜK TEHLİKEDİR

Türkiye Barolar Birliği, Türk-İş, Hak-İş, DİSK tarafından ortaklaşa düzenlenen ve iki gün sürecek olan “Emeğin Hukuku” Kurultayı başladı.

Saygı duruşu ve TBB Emek Komisyonu Başkanı Av. Abdi Pesok’un sunuşunun ardından açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, üç büyük işçi konfederasyonunun ilk kez bu kapsamda bir toplantıda Türkiye Barolar Birliği’nin ev sahipliğinde yan yana oturduğunu söyledi.

Emekçinin hizmetinde olan sendika ve konfederasyonların, hizmet verdikleri emekçilerin aynı sorunlarıyla uğraştığını ifade eden Feyzioğlu, “Tersten söylemek gerekirse, hangi sendikaya ve sendikamız hani konfederasyona bağlı olursa olsun, emekçinin sorunu aynı. Bu sorunlara sadece sendikalarımız, konfederasyonlarımız belki farklı kadrolarla, belki farklı yaklaşıyorlar, ama özü aynı. Dolayısıyla emekçilerin sorularının, üç büyük çatı örgüt ve Türkiye Barolar birliği tarafından birlikte tartışılması öyle sanıyorum ki son derece önemli ve sonuç doğuran çözüm önerilerini ortaya çıkaracak” diye konuştu. Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

EMEĞİN HUKUKUNU SAHİPLENMEK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BEKASINI DA GÖZETMEKTİR

Amacımız Türkiye’de toplumsal barışı sağlamak. Amacımız Türkiye’de emekçinin alın teri kurumadan, bunun karşılığını almasını sağlamak. Amacımız emekçinin refah içinde yaşamasını sağlamak.

Aslında bütün bunları arka arkaya koyduğumuzda, amacımız Cumhuriyet’in kuruluş değerlerinin hayata geçmesini sağlamak. Bu itibarla emeğin hukukunu sahiplenmek aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını da gözetmek anlamına gelir, milletin üstün menfaatini gözetmek anlamına gelir.

Türkiye’de gerek hukuktan, gerek hukuk uygulamalarından, gerek sendika uygulamalarından çeşitli şikayetler olduğu herkesin malumlarıdır. Zaman zaman şikayet kanunlardandır, zaman zaman kanunlar iyi olsa da uygulamadandır. Zaman zaman aşağıdan değil, yukarıdan aşağıya gelen yanlış bir yapılanmadan dolayı sendikalardandır, sendikacılardandır. Ancak şunu unutmayalım, emeğin örgütsüz kalması Türkiye açısından en büyük tehlikedir. Şikayetimiz varsa, çözüm sendikalara sırtımızı dönmek değil, içinde kalıp mücadele temektir.

Türkiye’de rakamlara baktığımızda örgütlü işçi sayısı inanılmaz bir şekilde düşüş göstermektedir. Özellikle son 20 - 25 yıllık döneme baktığımızda, grev hakkına sahip örgütlü işçi sayısında, ekonominin büyümesiyle de kıyasladığımızda düşüş dramatiktir. Bizim bugün yapmamız gereken, etkili bir örgütlenmenin emek ve emekçi için nasıl gerçekleştirileceğini ve herkes için nasıl daha faydalı olabileceğimizi günlük siyasetten, her türlü makam mevki kaygısından uzaklaşarak tartışmaktır.

Feyzioğlu’nun ardından kürsüye gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, kıdem tazminatı ve esnek çalışmaya ilişkin sorunlara dikkat çekerek, 30 yaş altında sendikasızlaşmaya doğru bir gidiş olduğunu vurguladı.

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da birinci sorunun Türkiye’deki tüm sendikaların işçilerin ancak yüzde 10’unu temsil etmesi olduğunu belirterek, “İşçilerimizi sendikalarda örgütlesek, bugün bunları konuşmazdık” dedi.

Daha sonra kürsüye gelen DİSK Genel Başkanı Kani Beko, bundan sonra işçilerin ölmemesi için Soma Davası’ndan ders niteliğinde bir karar çıkması gerektiğini söyleyerek, emekçilerin karşı karşıya bulunduğu sorunlara dikkat çekti. Beko, “İşsizlere iş bulmanın tek yolu kölelik değildir” diye konuştu.

Açış konuşmalarının ardından Kurultay’ın “Artan İş Kazaları Çağrıştırmasıyla İş Güvenliği ve İş Sağlığı” başlıklı ilk oturumuna geçildi.

Fotoğraflar


Fotoğraf 1

Fotoğraf 2

Fotoğraf 3

Fotoğraf 4

Fotoğraf 5

Fotoğraf 6

Fotoğraf 7

Fotoğraf 8

Fotoğraf 9

Fotoğraf 10

Fotoğraf 11

Fotoğraf 12

Fotoğraf 13