TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Nükleer Santral Projesine Karşı Sinop'taydı

6934

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku tarafından, 1 Nisan 2017 tarihinde Sinop'ta gerçekleştirilen Nükleer ve Hukuk UluslaraSempozyumu, nükleer enerji konusunu tüm yönleriyle masaya yatırdı.

İki oturum ve forum şeklinde gerçekleşen sempozyumun açış konuşmasını TBB Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı Av. Ali Arabacı yaptı. Türkiye'deki nükleer santraller için işletme güvenliğinin uluslararası standartlara uymadığına değinen Arabacı, Çernobil ve Fukuşima felaketlerinin yaşanmasından hareketle bu santrallerin insan ve çevre yaşamına büyük zararlar verdiğini söyledi.

Arabacı'nın konuşmasını Sinop Barosu Başkanı Av. Hicran Kandemir, Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami Gürbüz ve Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ'ın konuşmaları izledi.

Nükleersiz.org Proje Koordinatörü Pınar Demircan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen ilk oturumda, Fukişima'da bugünkü durum ve nükleer santrallere karşı verilen hukuk mücadelesi gündeme getirildi. Demircan, Akkuyu ve Sinop'ta uluslararası anlaşma yapılarak kurulması planlanan nükleer santral projeleri gerçekleşirse Türkiye'nin bir ülkede bir başka ülkenin nükleer santral kurmasının ilk örneklerini vereceğini ifade ederek, Nükleer Fizikçi Prof. Dr Hayrettin Kılıç'ın 2007 yılında Areva ve Mitsubishi şirketlerinin ABD'de nükleer santral kurma taleplerinin milli güvenlik kanunları kapsamında reddedildiğini açıkladığı mektubundan kesitler sundu.

Oturumun ilk sunumunu Japonya'da Nükleerden Çıkış İçin Ulusal Avukatlar Komitesi'ni temsilen davet edilen Av. Kazuki Homori yaptı Fukuşima nükleer santral faciası yaşanana kadar Japon toplumunun nükleer santrallerin güvenli olduğuna inandığını, hatta Fukuşima nükleer santral kazası meydana geldikten sonra Çernobil nükleer santral kazasının Rus teknolojisinin ürünü olduğu için yaşandığını düşündüklerini, ileri Japon teknolojisinin benzer akıbeti olacağını akıllarına bile getirmediklerini ifade etti. Homori, Fukuşima nükleer santral faciasına kadar nükleer santrallere karşı açılan tüm davaların çoğunlukla kaybedilirken facianın yaşanmasıyla yeniden nükleer santrallere karşı açılan davaların ivme kazandığını ve çoğu mahkemenin nükleer santralleri kapatma yönünde ihtiyaten tedbir kararı aldığını açıkladı.

Nükleer santral yapımında Türkiye'nin bir deprem bölgesi oluşunun göz ardı edildiğini belirten Homori, bunun endişe verici olduğunu, Sinop'un nükleer yatırım pahasına kaderine terk edilmemesi gerektiğini ifade etti.

Oturumun diğer konuşmacısı Bağımsız Gazeteci Toshiya da Sinop'a kurulması planlanan nükleer santral için görevlendirilen Mitsubishi'nin finansal zorluklar içinde olduğuna dikkat çekerek Mitsubishi'nin reaktör içindeki buhar jenaratörünün parçalarında da hata olduğunu açıkladı.

Sempozyumun ikinci oturumu ise, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr İbrahim Kaboğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşti. Prof. Dr. Kaboğlu Türkiye'nin Rusya'ya Akkuyu ile ilgili verdiği hakların adeta bir kapitülasyon niteliğinde olduğunu söyledi. Oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Michel Prieur, çevre hukukundan bahsederken hukukun gücüne inanmak gerektiğini ve ülke içerisinde çözümlenemeyen yaşam hakkını ilgilendiren meselelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınarak çözümlenebileceğini ifade etti. Fransa'nın dünyanın en çok nükleer santral olan ülkesi olduğuna dikkat çeken Prieur, Fransa'da da siyasilerin nükleer santrallerin kapatılmasını vadettiğini ancak bunun gerçekleştirilmediğini ifade etti.

Oturumun diğer konuşmacısı Bordo Politik Çalışmalar Enstitüsü Prof.Dr. Hubert Delzangles ise, nükleer santrallerin düşük emisyonlu olduğu, ucuz ve dışa bağımlılıktan kurtardığı argümanlarının yalandan ibaret olduğunu söyledi. Konuşmasında terör konusuna da değinen Delzangles, Fransa'nın nükleer güvenliğinin hiç yeterli olmadığını askeri gücünün 8 nükleer santrali koruyabilecekken ülkede 58 nükleer santralin olduğunu, aktivistlerin her yıl nükleer santrallerin güvenli olmadığını ispatlamak için nükleer santrallerin içine girdiklerini fotograflarla belgelediği bilgisini paylaştı.

Sinop'ta nükleer santrale geçit yok!

Sempozyumun forum kısmı ise İzmir Barosu'ndan Nükleersiz Gelecek Ödülü'nün sahibi Av. Arif A. Cangı moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Av. Cangı, Türkiye'nin nükleer atık problemini çözemezken nükleer santral kurması halinde dünyanın başına felaket getirebileceğine dikkat çekti. Sinop Nükleer karşıtı Platform adına konuşan Murat Şahin de Sinop'ta mücadeleye devam ettiklerini ve nükleer santralin kurulmasına izin vermeyeceklerini belirtti.

Edirne Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Bülent Kaçar ise söz alarak İğneada'ya nükleer santral kurulması planlarına değindi ve 9 Ağustos 2016 günü Türkiye ve Çin arasında Nükleer Enerji İşbirliği Anlaşmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'un TBMM'den aleyhte bir konuşma dahi yapılmadan 245 kabul 1 çekimser oy ile kabul edildiğini hatırlattı. Kaçar, Akkuyu ve Sinop nükleer santral karşıtı mücadelelerden yararlanarak mücadeleleri ortaklaştırmanın önemini vurguladı.