TÜRK MİLLETİ’NİN ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BELGESİ LOZAN

3898

Emperyalist devletlerin dillerinden düşürmedikleri Şark Meselesi (Doğu Sorunu) enerji zengini Osmanlı coğrafyasının paylaşım projesiydi. Masa başında, paylaşım oranlarında uzlaşma sağlanamayınca savaş kaçınılmaz hale gelmişti. 1914-1918 arası 4 yıl süren Birinci Dünya Savaşı ya da Birinci Paylaşım Savaşı’nı bizim açımızdan sonlandıran 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkesiydi.

Mondros Ateşkesi, 10 Ağustos 1920’de önümüze konacak olan Sevr’in önsözü olarak tasarlanmıştı. Savaşın galipleri, dört yıllık büyük savaşta ekonomik gücü sıfırlanmış, genç nüfusunun önemli bölümünü cephelerde kaybetmiş Türklerden yeni bir direniş beklemiyorlardı. Onlara göre Türklerin önlerine konacak barış (ebedi tutsaklık) antlaşmasına imza atmaktan başka seçenekleri yoktu!

Türkler, emperyalistlerin masa başı hesaplarını bir kez daha alt üst edeceklerdir! önlerine konan varlık yokluk, ya da kırk katır mı kırk satır mı dayatmasına karşı üç yıl daha savaşacaklardır. Bedeli çok ağır da olsa özgür vatanda bağımsız yaşamanın yolunu açacaklardır.

15 Mayıs 1919’da Sevr’i Türklere zorla kabul ettirmek için “Küçük Asya’nın Fethi” kışkırtmasıyla Anadolu’ya emperyalizmin tetikçisi olarak çıkarılan Yunanlılar, verilen ihaleyi yüzlerine gözlerine bulaştıracaklardır. Küçük Asya’nın Fethi ve İyonya Devleti rüyası, üçüncü yılın sonunda Küçük Asya Felaketi’ne dönüşecektir!

Emperyalistlerin dikte ettiği Mondros Ateşkesi, Sevr’in önsözü olarak tasarlanmıştı. Türk Zaferi’nin ardından gelen Mudanya Ateşkesi ise Lozan’ın önsözü, Mondros’un rövanşıdır. 13 Kasım 1922’de başlayacağı ilan edilen Lozan Konferansı’nda, İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok karşısında TÜRKİYE yalnızdır. Müttefikleri ve destekçileri yoktur ama bundan daha fazlası vardır! Lozan, Mustafa Kemal’in liderlik dehasının ve Mehmetlerin süngülerinin açtığı bir yoldur.

Türk delegasyonunun başındaki Dışişleri Bakanı İsmet Bey, Garp Cephesi’nin muzaffer komutanıdır. Sivil giyinmiş olsa da bir anlamda Lozan’a çizmelerinin tozuyla, belindeki zafer kılıcıyla gelmiştir! Atatürk’ün deyimiyle; “Lozan’da asırlık hesaplar görülmüştür”. Kesinti öncesi ve sonrasıyla sekiz ay süren çetin müzakerelerin sonunda Türk heyeti Lozan’dan Türk Milleti’nin bağımsızlığının, Türk Devleti’nin egemenliğinin tapusu ile dönmüştür.

özellikle, TÜRKİYE’nin de içinde bulunduğu coğrafyanın, emperyalistlerin enerji ihtiyacı ve ekonomik çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bir süreçte Lozan Antlaşması her zamankinden daha çok önem arz etmektedir. TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin Tapu Senedi olan Lozan Belgesi’nde, şehit ve gazi Mehmetlerin kanları, Türk Milleti’nin sonsuz özverisi ve sarsılmaz direnci vardır.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, diplomasi zaferinin mimarlarına, özgürlük ve bağımsızlık belgesinin 96. yılında saygı ve şükranla…

TÜRKİYE Barolar Birliği Başkanlığı