Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Giresun Barosu Sosyal Tesisi’nin Açılışına Katıldı

9162

“EŞİT YURTTAŞLIĞIN TEMİNATI, BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ MAHKEMELERLE BU MAHKEMELERDE YURTTAŞIN HAKKINI KORUYACAK ETKİLİ VE BAĞIMSIZ SAVUNMADIR”

Giresun Barosu Sosyal Tesisi’nin açılışı nedeniyle Giresun’da bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyet ilk olarak Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu’yu ziyaret etti. Ziyaretin ardından Giresun Barosu Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye’de 79 baro ve yaklaşık 80 bin avukatı çatısı altında buluşturan en üst kuruluşun Türkiye Barolar Birliği olduğunu ifade eden TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, yasama, yürütme ve yargının devletin temelini oluşturan üç erk olduğunu, bu üç erkten yargı erkinin içinde iddia, savunma ve yargının birbirine eşit kurucu unsurlar olduğunu kaydetti.

Yargı erkinin içinde üç eşit kurucu unsurdan biri olan savunmayı, en yukarıda Türkiye Barolar Birliği’nin temsil ettiğinin altını çizen Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Savunmanın kurucu unsur olarak kabul edilmediği, kabul edilmek istenmediği, savunmanın iddia edenle eşitliğinin benimsenmediği bir sistemde herkesin özgürlüğü, eşit yurttaşlığı tehlikededir. Bu ülkenin insanları, yurttaşlarımız, hangi şehirde doğduklarına veya yaşadıklarına; hangi dili konuştuklarına; hangi dinden, mezhepten olduklarına; hangi siyasi partiye oy verdiklerine; hangi siyasi düşüncenin taraftarı olduklarına bakılmaksızın eşit yurttaştır. Eşit yurttaşlığın teminatı ise bağımsız ve tarafsız mahkemelerle bu mahkemelerde yurttaşın hakkını koruyacak etkili ve bağımsız savunmadır. Şu halde biz avukatlar, biz barolar ve biz Türkiye Barolar Birliği, yurttaşlarımızın temel haklarının garantisiyiz. Biz kendimiz için herhangi bir ayrıcalık talep etmeyiz. Kendi adımıza da ayrı bir hak talebimiz yoktur.”

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ MİLLETE EMANETTİR

Avukat hakkının ihlal edildiği, bir avukatın örselendiği, itildiği, dışlandığı yerde, asıl örselenenin, küçük görülenin, dışlananın, hakarete uğrayanın yurttaş olduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Biz, gökyüzündeki hakları, anayasaların süslü cümlelerini yeryüzüne indirir, yurttaşların kullanımına sunarız. O yüzden avukatın sistemden dışlandığı bir yerde yurttaş dışlanır. Burada sizin aracılığınızla ve sizin huzurunuzda değerli Giresun halkına ve Giresun’dan tüm Türkiye’ye bir mesaj vermek istiyorum. Bu ülkenin her bir avukatı, her bir barosu ve Türkiye Barolar Birliği millete emanettir, yurttaşlara emanettir. O yüzden bir avukatın kılına zarar gelmemesini temin etme görevi de tüm millete aittir. Bunu içselleştirdiğimizde öyle sanıyorum ki demokrasi yolunda çok büyük bir adım atacağız” diye konuştu.

GODOT’YU BEKLER GİBİ BEKLİYORUZ

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, açıklanacak olan demokratikleşme paketi ile ilgili soru üzerine şunları söyledi:

“Demokratikleşmeyi bekliyoruz, Godot’yu bekler gibi… Burada bir çelişki var. Adı demokratikleşme paketi olan bir paketin içeriğinin ne olduğunu yargının en üstündeki kurumu temsil eden bizler bilmiyoruz. Sadece bizim bilmediğimiz gibi Türkiye’de o paketi kapalı kapılar ardından hazırlayanlar da bilmiyor. Yöntemi demokratik olmayan, katılımcı bir şekilde hazırlanmamış, çoğulcu bir şekilde yapılmamış bir paketin nasıl demokrasi getireceğini inanın bilmiyorum. Eğer bize sorsalardı ‘demokratikleşme paketinin içine ne yazarsın’ diye, Türkiye’de siyasi partilerde tek adam sultasını bitirecek şekilde siyasi partiler kanununu değiştirirdik. Türkiye’de siyasi partilerin yerel yönetimlere ve genel seçimlere aday gösterme yöntemini genel başkanının ve genel başkanın etrafındaki birkaç kişinin mutlak takdirinden kurtarır, doğrudan doğruya halka bırakırdık. Eğer bize sorulsaydı, dünyanın hiçbir demokrasisinde görülmemiş olan yüzde on seçim barajını yüzde üçe düşürürdük. Eğer bize sorulsaydı, YÖK’ü bir kalemde kaldırır, üniversitelerde mutlak bir bilimsel özgürlük, idari ve mali özerklik sağlardık. Bize sorulsaydı, yargı bağımsızlığını, hâkim güvencesini, savcı güvencesini sağlayacak, adil yargılanma hakkını güvence altına alacak evrensel kuralları bu millete layık gördüğümüzden tereddütsüz getirirdik. Eğer bize sorulsaydı, Terörle Mücadele Mahkemelerini kaldırır ve siyasi iktidarın, düşüncelerini, eğilimlerini, toplumun kılcal damarlarına kadar yargı eliyle götürme görevi üstlenmiş Özel Görevli Mahkemeler dönemine son verirdik. Eğer bize sorulsaydı, Türkiye’de on yıllardır polisin, kolluğun keyfi takdirine göre, terörist ilan edilmesine, insanlarımızın terörist ilan edilmesine yol açan Terörle Mücadele Kanunu’nu kaldırır, Türkiye’de herkese ama herkese onun bunun takdirine bırakmaksızın eşit yurttaşlık bağışlardık. Eşit yurttaşlık Türkiye’de herkesin hakkıdır.”

SADECE ALKIŞLAMAYA İZİN VEREN BİR YAKLAŞIM DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİLDİR

Feyzioğlu, söz konusu taleplere demokratikleşme paketi içerisinde yer verilmesi durumunda nasıl bir tepki ortaya koyacakları sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Sevgili dostlar, düşünce özgürlüğü siyasi iktidarın alkışlanma özgürlüğünden ibaret değildir. Sadece alkışlamaya izin veren bir yaklaşım düşünce özgürlüğü değildir. Eleştirmek de her yurttaşın hakkıdır. Türkiye Cumhuriyeti eşit yurttaşlık, yani hukuk devleti, demokrasi temelinde bir devlettir. Eşit yurttaşlar, biri Cumhurbaşkanı diğeri ise bana göre en büyük makam olan sıradan yurttaş olsa da birbirlerinin gözünün içine baka baka konuşurlar ve birbirlerini eleştirebilirler. Ve eleştiri asla ve asla hakaret değildir.”

POLİSİYE TEDBİRLERLE BİR YERE VARILAMAYACAĞI ARTIK ANLAŞILMIŞ OLMALIDIR

Feyzioğlu, son günlerde ülke gündeminde olan sporda şiddet olaylarına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu;
“Spordaki şiddetin tırmanışı, siyasi slogan atılacağına dair bir varsayımla çok önceden belli tedbirlerin alınmak zorunda hissedilmesi, siyasi sloganlardan bu kadar korkulması, korkunun sert tedbirler getirmesi, sert tedbirlere karşı sloganların sertleşmesi, tribünlerin kutuplaşmaları sonucunu doğuruyor. Spor müsabakaları artık iki takımın seyircisinin karşı karşıya geldiği ve birbirlerine slogan attığı müsabakalar olmaktan çıkıyor. Farklı siyasi düşüncede olanların birbirlerine slogan attığı arenalara dönüşüyor. Çok tehlikeli gelişmeler bunlar. Bunun yolu, daha sert, polisiye tedbirler değil. Bu ülke polisiye tedbirlerle, kafa kırmayla, ezmeyle herhangi bir yere varılamayacağını herhalde artık anlar. Gayet basittir çözüm; insanlara gazetelerde kendilerini ifade edebilme imkanı tanımaktır. İnsanlara sokağa çıkıp slogan atma imkanını tanımaktır. Hükümet aleyhtarı veya hükümet lehtarı bir düşünce ifade edildiğinde bunu vatan hainliğiyle ölçmeye biçmeye kalkmamaktır. Çağdaş dünya bunun çözümünü bulmuştur. Herkes önceden izin almaksızın, barışçıl, silahsız, şiddete başvurmadan gösteri yapma hakkına sahiptir. Bu gerginlikleri alan ve eleştirinin muhataplarını zenginleştiren bir yöntemdir. Yeter ki eleştiriyi hakaret gibi düşünen zihniyetten kurtulalım.“

Giresun ziyareti sırasında avukatlar, STK’lar ve basın mensupları ile bir araya gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun programı Giresun Barosu Sosyal Tesisi açılışı ile tamamlandı.

Yenilenen ve genişletilen Giresun Barosu Sosyal Tesisi’nin açılış kurdelesini TBB Başkanı Feyzioğlu ile birlikte ev sahibi Giresun Barosu Başkanı Av. Gültekin Uzunalioğlu, TBB Başkan Yardımcısı Av. Berra Besler, TBB Yönetim Kurulu Üyesi Av. İzzet Varan ve Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu kestiler.