Yeni Bir Anayasal Düzen Krizine Yol Açılmadan Anayasa Mahkemesi Kararına Uyulmalıdır

1690

Anayasa Mahkemesi Ş. Can Atalay başvurusunda seçilme ve siyasi faaliyette bulunma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarıyla ilgili olarak ikinci kez hak ihlali kararı vermiştir. Ayrıca bireysel başvuru hakkına ilişkin olarak da oy birliğiyle ihlal kararı verilmiştir. Anayasa Mahkemesi giderim olarak yeniden yargılama ve tazminat usullerini öngörmüştür.

Önceki ihlal kararı sonrasında, hukuk sistemimiz bakımından anayasal düzeni tartışma konusu hâline getiren gelişmeler yaşanmış; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayarak dosyayı Yargıtay’a göndermiş; Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Anayasa’ya, hukukun üstünlüğü ilkesine ve yargısal teamüllerimize aykırı bir şekilde, ihlal kararına “uymama” ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı vermiştir.

Yargı organlarının en temel varlık sebebi, anayasal düzenin ve hukukun üstünlüğünün teminidir. Aksine hareket ederek, hukuk devletinin sorgulanmasına sebep olacak kararlara imza atmak mahkemelerin görevleriyle bağdaşmaz. Gelinen aşama itibariyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi gecikmeksizin, yeniden yargılama kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının gereğini yerine getirmeli ve Ş. Can Atalay’ın tahliyesini sağlamalıdır.

İlk günden itibaren vurguladığımız üzere, yargının yarattığı düğümü yine yargının hukuk kuralları çerçevesinde çözebileceği imkân ortaya çıkmışken, yeni bir krize yol açmayacak adımların acilen atılmasını, milletvekili seçilen Ş. Can Atalay’ın tahliye edilmesini ve seçmenlerinin iradelerini temsilen parlamentoda fiilen çalışma yürütmesinin sağlanmasını bekliyoruz.

Türkiye Barolar Birliği